TÜRKİYE DEĞİŞİYOR…

Halil Uygun
Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, çeşitli temaslar için geldiği Brüksel’de Türk medya mensupları ile Brüksel’de bir araya geldi. Ulusal ve yerel medya mensuplarının hazır bulunduğu toplantı yemek öncesi ve yemek sonrası da devam etti. Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Basın Müşaviri Veysel Filiz’in ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı Kervansaray Restoran’da gerçekleştirildi. Basın Müşaviri Veysel Filiz’in açış konuşmasından ardından, çalışmaları hakkında basın mensuplarını bilgilendiren Başkan Doç. Dr. Kudret Bülbül, bu günlerde tarihi günler yaşıyoruz. Yurtdışında ikinci defa sandık başına gideceğiz. Türkler ilk defa 130’larda işe muhtarları seçerek başladı. 1878’de ise ilk meclisi mebusanları seçtik. Yıllar geçti yurt dışında yaşayanlara seçme hakkı veren 115’nci ülke olduk. Bu konuda biraz geç kaldık ama yine de bu konuda büyük bir adım atıldı dedi. Bülbül, “YTB 2010’da kurulmuş bir kurumdur. 2010 yılına kadar Türkiye’nin korkuları ve endişeleri vardı. Türkiye’nin ekonomik kapasitesi böyle bir kurumu düşünmek için henüz yeterince gelişmiş değildi. YTB, çok yönlü aktif dış politikaya katkı amaçlı küresel ve bölgesel aktör olma yolundaki Türkiye’ye katkı vermeyi, kamu diplomasisinin yeni ve güçlendirilmiş kurumlarıyla işbirliği yapmayı amaçlayan bir kuruluştur. Türkiye’de Dünya’ya yönelik çalışan çok fazla kuruluş yok. Türkiye’nin ekonomik gelişmişliği ve vizyonu, Türkiye’yi sadece izlenen bir ülke değil aynı zamanda izleyen ve değerlendiren bir ülke konumuna getirmektedir. Bu nedenle ülke izleme ve ilerleme raporları yapmayı düşündüğümüz ve kısmen başladığımız bir çalışmadır. AB ilerleme raporlarını ve dünyada bu tür çalışmaları sürdüren kuruluşları anlamlı buluyorum. Küresel dünyada artık kimsenin yanlış yapmak gibi bir lüksü yoktur. Bizler yanlış yapıyorsak bunlar bize söylenmeli fakat başkaları yanlış yapıyorsa biz de bunları söylemeliyiz. AB müktesebatı sadece Türkiye’ye yükümlülükler yüklemiyor, Balkanlardan, Avrupa’dan gelen pek çok vatandaşımızla konuştuğumuzda birçok sıkıntılarının, dertlerinin olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla AB müktesebatı onlara da sorumluluklar yüklüyor, biz de yanlış yapanların yanlışlarını söyleyebilelim, doğru yaptıklarını da teşvik edelim” dedi

Seçimleri gözlemliyoruz
Kuruluşumuzdan sonra yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları ve istekleri ile ilgili yakından gözlem çalışmalarımız var diyen Bülbül, “Bu defa da seçimleri gözlemliyoruz. Mesela seçimler için randevu konusunda büyük sıkıntı vardı. Bunu dile getirdik. Şimdi bu sıkıntı yok. Ancak başka sıkıntılarda olabilir. Bu nedenle çalışmalarımız sürüyor. Bu arada Belçika’ya gelir gelmez, bazı dernek başkan ve yöneticileri ile görüştük. Bizler ayrım yapmaksızın dernek temsilcileriyle ve sivil toplum kuruluşların öncülüğüyle görüşme teklifinde bulunduk. Neden sadece hükümete yakın kuruluşlarla görüşüyoruz gibi aklınıza soru gelebilir. Bizlerin görüşme teklifine onay veren kuruluş temsilcileriyle görüşme yapmaktayız. Bizim için A, B, C kuruluşunun siyasi görüşü değil Türk toplumuna olan hizmetleri, çalışmaları önemlidir. Alevi derneklerini, Süryanileri de ziyaret ettik, etmek de bizim görevimiz, toplum içinde bölünmüşlüğü fırsat vermemeliyiz. EMİSCO toplantısına da katılacağız. AP’de gerçekleştirilecek bu toplantıda Avrupa Türklerinin sorunlarını irdeleyeceğiz. Özellikle Almanya’da artan İslamofobi olaylarına değineceğiz, bu alandan çarpıcı örnekler vereceğiz. Maalesef Almanya’da bir yıl içinde 297 camiye saldırı oldu! Bunlar tesadüfi değil. Avrupa’da artan İslamfobi düşmanlığı küçümsenecek bir konu değil, bunun bilinci içinde olmalıyız ve olunmalıdır” şeklinde konuştu

Türkiye değişiyor
Türkiye çok çabuk değişiyor. Bu değişimde AB sürecinin inanılmaz bir katkısı da söz konusu. Evet, bir içe kapanma süreci de söz konusu. Yani üyelik müzakerelerinde istenilen mesafe alınamadı ama olumlu gelişmelerde yaşanmıyor değil diyen Bülbül sözlerine şu şekilde sürdürdü: “Ancak yine de Almanya kaynaklı bize eleştirilerde geliyor. Bizi bir ‘paralel toplum’ oluşturmakla suçluyorlar. Biz de böyle bir şey varsa, bunun suçunu kendilerinde aramaları gerektiğini söylüyoruz. Yani belli bir ön algılar hala aşılamadı. Bu yönde çalışmalara da ağırlık verdik. Soydaş ve Akraba topluluklarının tarihi, kültür, medeniyet sınırları siyasal sınırlar ile farklı. Bu nedenle daha somut bağlamda çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda sizlerin de desteği bizler için çok önemli. Mesela Kırım Türkler için bir Sürgün belgeseli hazırladık. Ermeni konusunda bir kitapçık hazırladık ve dağıttık. Tarihsel mirası canlandırmaya çalışıyoruz. Türk Dünyası için düşünüyoruz, planlıyoruz, uyguluyoruz. Uluslararası öğrenciler için burslar vermeye başladık. 5 Bin öğrenci bursu için 182 ülkeden başvuru aldık. Bu başvurular sanal ortamda gerçekleşiyor. Birçok konudaki çalışmalarımıza sizlerde katılabilirsiniz. Aktif yurttaşlık olgusuna katkı sunuyoruz. Akademik programları destekliyoruz. Herkese ulaşmak için çalışmalar yapmaktayız ve projelere isteyen herkesin katılabilmektedir. Artık Türkiye’de okumak isteyen yabancı öğrencilerin oranı her geçen gün artmakta ve bu da elbette sevindirici olmakta. Türkiye’de burs alarak okuyan öğrencilerin Türk kökenli olmamaları gerekmekte olup bunları ilk yıl Türkçe öğrenmelerine yönelik dersler verilmektedir” dedi.