Muzaffer Çetin- KARLSRUHE/ OBERDERDİNGEN – Osmanlı’nın geleneksel el sanatları arasında yer alan filografi, ortadoğuda doğmuş ve avrupadan uzak doğuya kadar yayılmış ancak yapımının zor olduğu düşüncesiyle yok olmaya yüz tutmuş bir el sanatı olan filografı, son dönem ustalarıyla yeniden yaşatılmaya çalışılıyor. Karlsruhe Oberderdingen kasabasında yaşayan Batı Trakya Türklerinden marangoz ve mobilya ustası olan 57 yaşındaki Sami Yakalı, çiviyle telin ahenkli uyumundan oluşan filografi sanatının inceliklerini ve nasıl başladığını Post gazetesi için anlattı. ”Rahatsızlığım dolaysıyla bir şeylerle meşgul olmam için düşünürken tesadüfen bir televizyon programında filografi sanatının yapımını izledim ve etkisinde kaldım. Mesleğim gereği tahta ve ahşapa elim yatkındı. Biraz araştırdıktan sonra bende bunu yapabilirim diyerek bir kaç deneme yaptım, yaptıkcada bu işi ilerlettim ve filografi sanatını kendi kendime öğrendim”. Yaptığım tabloları camii kermeslerinde ve etkinliklerde sergileyerek az bilinen bu sanat dalını herkesin tanımasını arzu ediyorum dedi.
Filografi Nasıl Yapılıyor?
Filografi çivi, tel ve suntanın, mahiretli ellerde şekilendiği bir el sanatı. Filografi sanatçısı önce kafasında bazı motifler tasarlıyor. Daha sonra bu motifleri oluşturmak için tahta panolar üzerine bildiğimiz çivilerini belli bir düzene göre çakıyor. Bu çiviler boyanıp verniklendikten sonra, çivilerin arasından çeşitli renklerde iplikler sıkıca geçirilerek önceden tasarlanmış motifler ortaya çıkarılıyor. Seçilen renklerin hem birbirine uyumlu olması hem de motifi ortaya çıkaracak şekilde olması gerekiyor. Yani ne renkler birbiri arasında boğulacak ne de çok fazla zıt renkler kullanılarak insan gözü rahatsız edilecek. Burada bütün iş sanatçının yaratıcı yeteneğine ve ustalığına kalıyor. Filografide, belli örgü teknikleri kullanılarak hat yazıları, simetrik desenler, amblemler, çiçekler panolar haline getirilebiliyor. Sanatcı Sami Yakalı, Sabır ve el becerisi gerektiren bu sanatın ruhu dinlendirdiği ve rahatlattığı söyleyerek, bu sanatın yeteri kadar tanınmadığı ve uygulanmadığı için giderek yok olan bir sanat dalı olduğunu, isteyen ve ilği duyan gençlere bu sanatı öğreteceğini söyledi.