Mehmet GüzelHERRENBERG- 50 yıl önce yeni Sirkeci’den trene bindiler. Birçoğu, değil başka bir ülkeyi gitmeyi, farklı bir şehir bile görmemişti. Dilini ve kültürünü bile bilmedikleri farklı bir ülkede yaşama tutunmaya, gelecekerlerini garanti altına alma hayaliyle düştüler yola…
Atib Herrenberg Cemiyeti “Gurbette yarım asır” adı altında birinci kuşağın yaşadıklarını konu alan bir program düzenledi, Atib Herrenberg cemiyet lokalinde düzenlenen programda Kuran’ı Kerim tilaveti ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Cemiyet Başkan’ı Hüseyin Kantaş açılış konuşmasında programa emeği geçenlere teşekkür ederek davetlilere hoşgeldiniz dedi.
Atib Kornwestheim cemiyet Başkan’ı Abdülcelil Akyüz programda ilk gelen neslin yaşadıkları sorunları, hayatlarından kesitlerin sunulduğu hatıraları dinlerken bugünlere nasıl gelindiğini daha iyi idrak ettiklerini belirtip hazırlayanlara teşekkür etti.
Programda ATİB genel merkezin hazırladığı bir Slayt izlendi. ATİB Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen’in seslendirdiği slayt, tüm izleyicilere duygusal anlar yaşattı. Gözleri dolanlar, geçmişi yaşadılar, gelecek düşüncesine daldılar.Slaytda, ” ezildik, dışlandık, dövüldük, öldürüldük, yakıldık ama sonunda Almanya yı acı vatan ilan ettik diyordu” sunucu.ATİB 1995 de yani gurbete gelişimizin 35. Yılında Almanya yı vatan ilan etmişti. Biz artık Avrupa Türküyüz diye anlatıyordu
ATİB Kurucu Genel Başkanı Musa Serdar Çelebi, 1995 yılında Atib 8. Büyük kurultayında yaptığı konuşmasında,” biz artık Avrupa Türkleriyiz” diyordu Slaytda. Ancak yabancı oldukları bir ülkede ayakta kalabilmek hiç de kolay olmadı onlar için. En ağır, en zor işlerde çalıştılar. Maden, demir-çelik ve metal sanayinde Almanya söz sahibi olurken, Türkler bu başarıya alın terleriyle imza attılar. Her şeye rağmen, zaman geçtikçe günlük yaşama daha çok katılmaya başladılar. Evlendiler, çocukları oldu. Çocuklarını da orada büyüttüler, torun sahibi oldular. Bir Alman düşünürün Türk işçiler için “Biz işçi istedik, onlar insan çıktı. Sorunları vardı ama görmezden geldik” sözü birinci ve ikinci neslin yaşadıklarının bir itirafıydı aslında. ”Nasıl olsa bir gün dönerler” diye kimse tarafından umursamadılar. Ancak Almanya, 3 milyon Türk için hep “ikinci vatan” oldu. Seyit Timur moderatörlüğünde sunulan programda Atib Herrenberg Teşkilatının davetliler ,ilk neslin yaşadıklarını kendi ifadelerinden dinleme imkanı buldular.
ŞEKERLi SU ve EKMEKLE GEÇEN GÜNLER
Veli Kocak 1964 de kısa bir süre çalışmak üzere gelmişti Almanya ya. ” İlk gün ekmek almak için 3 arkadaş dükkana gittik, baktık ortalıkta ekmek yok. Bekledik kapıda. Nasıl anlatsak acaba diyorduk aramızda? O sırada bir Alman kasanın önünde bir şey dedi, dükkancı önündeki masanın kapağını kaldırdı ve ekmek çıkartıp verdi. Dünyalar bizim olmuştu. Hemen girdik ve dükkancıya sandığı göstererek yemek işareti yaptık. Bize ekmek verdi. O ekmeğın yanına kendimizin şekeri suyla karıştırdığımız şerbetle yedik. bir iki gün böyle idare ettik” diyordu.
İşyerinde yemek molasında diğer yabancı işçilerin kendilerine ekmek vermeleride unutamadıklarından Veli Koçak’ın
BAYRAM NAMAZI KILMAK
Mustafa Maslak, oda 1964 de gelmişti Kayseriden Almanya ya. Çok acılar çektik diyordu. Dil bilmiyoruz, yol gösteren yok. Ama Allah şükürler olsun şimdi herşeyimiz var diyordu. Namaz kılacak camimiz yoktu. Şimdi öylemi diye gençlere soruyordu?
Bayram Namazı Cuma Namazı kılmak için kilometrelerce yol yaptıklarını namaz kılacak yer bulamadıkları zamanın çok olduğunu öğünlerden bugünlere kolay gelinmediydiniz anlatıyordu ö günleri tekrar yaşarcasına buğulu gözlerle.
HAYALLERİMZİN PEŞİNDEN
Eyüp Elvan 1972 de gelmiş. Hayellerimiz vardı. Kimisi gerçekleşti, kimisi gerçekleşmedi. Bizimle gelen kardeşlerimizden bir çoğu öldü şimdi. Hemde acı vatan Almanyada öldü. Dönemedik artık diyordu “kimimiz ev, kimimiz tarla kimimiz sevdiğine kavuşmak hülasa hayallerimizin peşinden kısa süre çalışıp dönmek amacıyla geldik, sonrasında kök saldık buralara, şöyle dönüp baktığımda aynı kaderi paylaştığım birçok arkadaşım bugün aramızda yoklar” diyor Eyüp Elvan.
EKSİK İKİ DİŞ
Kadim Uysal 1967 de gelmiş Almanya ya. İlk müracatını 1964 de yapmış. Ama iki dişi eksikmiş diye bırakmamışlar Almanyaya, “dönüp Ankara’da bir dişçide iki eksik dişimi birkaç saatte yaptırdım, ozamanki parayla onbeş liraya sonrasında tekrar gidip başvurumu yaptım ve kabul edildi sonrasında ver elini Almanya”
ELİNİZDEKİLERİN KIYMETİNİ BİLİN
Cemal Yüce amcamız da gençlere sesleniyordu “Halinize şükredin’ Teşkilatınız, size yol gösterecek abileriniz var, Eksiğiniz yok fazlanız var. Kıymet bilenlerden olun” diyordu.
Kısacası her biri bir tarihti amcalarımızın. Onları dinlerken duygu sellerine daldık. Düşündük nerden nereye diye.
Evet Almanya artık vatanımız olmuştu. Bizde Avrupa Türkü olmuştuk. Sevincimiz, kederimiz le bu gerçekle karşı karşıyaydık artık.
Salonda bulunan herkese Amcalara teşekkür ettiler, bize kapıları açtıkları için, Teşkilat sahibi yaptıkları için. Almanya da kaybolmamıza engel olacak kurum ve kuruluşlar inşa ettikleri için. En önemlisi bizi yetiştirirken kimliğimizi, maneviyatımızı da bizimle birlik inşa ettikleri için.
Atib Herrenberg şubesince düzenlenen program verilen plaketlerin sonrasında yapılan ikramlarla sona erdi.