IRKÇILIKLA MÜCADELE HERKESİN GÖREVİ

 
Almanya’da 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk, biri Yunan ve bir Alman polis memurunun katledildiği ırkçı cinayetler serisinin ortaya çıkışının 5. yılı nedeniyle düzenlenen toplantı Stuttgart Literaturhaus’da yapıldı. Yapılan konuşmalarda; “NSU cinayetleri konusunda halka yalan söylendiği ve gerçeklerin gizlendiği savunuldu.
BW Haber Merkezi
STUTTGART- Baden-Württemberg Demokrasi Merkezi ile Baden-Württemberg Türk Toplumu (TGBW) işbirliğiyle düzenlenen toplantıya Federal Aile Bakanlığı Demokrasi ve Çeşitlilik Dairesi Başkanı Thomas Heppener, Almanya Türk Toplumu Başkanı Gökay Sofuoğlu, Baden-Württemberg Sosyal Demokrat Kadınlar Çalışma Grubu Başkanı Andrea Schiele ile Stern yazarı gazeteci Rainer Nübel konuşmacı olarak katıldılar. Gazeteci Peter Schwarz’ın moderasyonunu yaptığı açık oturumda konuşan Thomas Heppener, ırkçılıkla mücadele konusunda yapılması gereken ciddi işler olduğunu söyledi. Irçılıkla mücadele için göçmen derneklerin desteğine ihtiyaç olduğunu kaydeden Heppener “Bizimle aynı düşüncede olmayanlarla konuşmalıyız. Çok kültürlülüğe, farklılıklara açık olmalıyız. Demokrasiyi yaşatmak kolay değil. Demokratik düşünen insanlar eğitmeliyiz. NSU davasından sonra bazı taşlar  yerinden oynadı” dedi.

KURUMSAL IRKÇILIK YAŞANIYOR
TGD Başkanı Gökay Sofuoğlu konuşmasında kurumsal ırçılığa dikkat çekti. “NSU cinayetleri ortaya çıktığında toplumda uyanan şaşkınlık yerini suskunluğa bıraktı. Artık ne kurumlar, ne sendikalar, ne de Alman basını konuya gereken ilgiyi göstermiyor. İnsanlar yıllar boyunca  aynı metodla öldürüldü. NSU cinayetlerinin ortaya çıkmasından sonra  toplumun devlete güveni azaldı. Öldürülen Türklerin aileleri mağdur edildi. Türkler arasında kan davası, mafya cinayetleri dendi. Irkçılık konusu araştırılmadı. Bunun ardında kurumsal ırkçılık yatıyor.  Cinayetlerin Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) tarafından işlendiğinin ortaya çıkmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen suçlular tespit edilmek şöyle dursun, olaylar daha da karmaşık hale geldi. Toplumun her alanında kurumsal ırkçılık yapılıyor” dedi.

NELER GİZLENİYOR?
Stern yazarı Reiner Nübel (NSU) terör örgütünün cinayetlerini aydınlatabilecek acil ihtiyaç duyulan dosyaların yüksek yetkili kişilerce imha edildiklerine dikkat çekti. Toplumdan gizlenen gerçeklerin neler olduğunun açıklanması ve mağdur ailelerin bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. “Cinayetlerin araştırma safhasında önemli veriler yok edildi. Neler biliniyordu? Neler gizlendi? Cinayetlerin aydınlanması için kurulan komisyonlar birşeyler yapmak istiyor ama gizli dosyalar açıklanamıyor. NSU cineyetlerinde devletin, güvenlik güçlerinin, anayasayı koruma teşkilatının ve medyanın tutumu hatalı. Halka yalan söylendi. Gelinen son noktada cinayetleri işleyenler kısmen tespit edilmiş olsa da devlet organlarının ‘acemiliği’ ya da ‘göz yummaları’ yüzünden defalarca dosyalar, ifadeler ortadan kayboldu, ipuçları takip edilmedi. İnsanlar gelecekte bu gibi tehlikelerden nasıl korunacaklarının endişesini, hatta korkusunu taşımakta haklı. Ortada bu yönde alınmış herhangi somut bir önlem de yok” şeklinde konuştu.

IRKÇILIK YAYILIYOR
Artan yabancı düşmanlığına dikkat çeken Andrea Schiele, AfD, NPD gibi partilerin toplumda gelecek korkusu uyandırarak güçlendiklerini söyledi. Demokrasiyi güçlendirerek,  insanların desteklenmeleri gerektiğini belirten Schiele, ırkçı suç ve cinayetlerin özel bir yasayla daha caydırıcı şekilde cezalandırılması, ırkçılıkla mücadelenin sağlam temel taşları olacaktır” dedi.

NSU DAVASI:
NSU davası, Nazi terör örgütünün “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” (NSU), 1998 yılından 2011’e kadar olan süreçte işlediği 10 cinayeti (8’i Türk, 1’i Alman, 1’i de Yunan), gerçekleştirdiği üç bombalı saldırıyı ve 15 banka soygununu kapsıyor. Neo-Nazi terör örgütü “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” (NSU), ancak üyeleri olduğu öne sürülen iki kişinin, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın, 4 Kasım 2011’de Eisenach / Thüringen’de gerçekleştirdikleri ve başarısızlığa uğrayan bir banka soygununun ardından intihar etmeleriyle ortaya çıktı. Bunun sadece birkaç saat ardından örgüte üye olduğu öne sürülen üçüncü kişi olan Beate Zschäpe, arkadaşlarıyla paylaştığı evi ateşe verince, patlamada binada yaşayan üç kişinin hayatlarını da tehlikeye attı. Bu süreç boyunca NSU, eylemleri üstlenmediği gibi, suçlar 2011 yılına kadar da güvenlik güçleri tarafından ortaya çıkarılmadı. NSU suçları ile ilgili sürdürülen soruşturmalardaki yapısal ırkçılık, muhbirlik sistemi, istihbarat servisleri ile Neonazi yapılanmaları arasındaki ilişkiler üzerine olan tartışmalar halen aydınlatılmayı bekliyor.
Yüzyılın davası olarak nitelendirilen NSU davası, medyada”Dönerci cinayeti” “Nazi gelini” gibi başlıklarla ve ‘Türk kurbanlar’ olarak haberleştirildi. Neo-Nazi cinayetlerinin engellenememesinde istihbarat ve polis teşkilatının ihmali veya kastı olduğu konusunda kuvvetli iddialar, deliller ve hatta yaygın bir kanı mevcut.