Dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına, en verimli topraklarına sahip kıta olan Afrika’nın zenginliklerini batı ülkeleri kullanıyor. Bu topraklar üzerinde yaşayan milyonlarca insan açlıktan ve susuzluktan kırılıyor. Tüm Afrika’nın Dostları Derneği, bir taraftan Türkiye’de Afrika ile ilgili farkındalığı oluşturmaya çalışırken diğer taraftan da, sağlık, sosyal ve eğitim desteği ile Afrikalıların hayatında değişime önayak oluyor.
ZİYNETİ KOCABIYIK
Hayırsever sivil toplum kuruluşlarının Afrika’da yaptığı yardım çalışmalarını Türkiye’de duyurmak için yaptıkları tanıtımlar sonucunda, artık Afrika’ya çok uzak değiliz. Sefalet içindeki çocukları, bir damla suya muhtaç insanları billboard afişlerinde, televizyonda, gazetede fotoğraflarında gördüğümüzde üzülüyoruz. Bir kısmımız elini cebine atıp destek oluyor; bir kısmımız da güneyimizdeki kara kıtada yaşanan can yakan gerçekle yüzleşmekten rahatsız, “Yine mi?” diyerek şikâyet ediyor. Ancak bunların hiçbiri oralardaki “muhtaç” insanların derdine derman olmaya yetmiyor. Daha çok birleşmek, daha çok harekete geçmek, daha çok elin “taşın altına girmesi” gerekiyor. Muhtaca uzanan ellerden biri de Uzm. Dr. Bilgehan Güntekin’e ait… Dr. Güntekin, bir kulak burun boğaz uzmanı. Bağcılar Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı. Bir Afrika gönüllüsü…
BİR SEYAHAT HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
Dr. Bilgehan Güntekin’in hayatı 2014 yılında bir sağlık organizasyonu çerçevesinde katıldığı bir Güney Afrika seyahatinde değişmiş. Çad’a yapılan seyahatte Afrikalı Müslümanların hayatlarına şahit olan Dr. Güntekin’in İstanbul’a döner dönmez ilk işi, bir dernek kurmak olmuş. Seyahatten 3 ay sonra Tüm Afrika’nın Dostları Derneğini (TADD) kurmuş. Gerisini Dr. Güntekin’in ağzından dinleyelim…
“40 yaşından sonra yaptığım bu seyahat, hayatımı sarsan olay oldu. Oradaki insanların çaresizliği beni derinden yaraladı. Bütün zorluklara rağmen, dürüst ve sabırlı oluşlarından çok etkilendim ve ‘Ne olursa olsun bu derneği kuracağım’ dedim. Bir gayrimenkul almak için biriktirdiğim param vardı. Onunla derneği kurduk. Ofis maliyetlerini karşıladık. Sonrasında Allah yardım etti. Bağışlarla oradaki insanların ihtiyaçlarının en azından bir kısmının karşılanmasına vesile olduk.
Neler yapıyorsunuz?
Şunu gördük ki Afrika’yı dönüştürmek ve kalıcı işler yapmak lazım. TADD olarak biz de kurban topluyoruz ve iftar veriyoruz ama bu insanların kendi kurbanlarını yetiştirip kesecek düzeye gelmeleri, kendi hayatlarını modern dünya ile entegre edecek şekilde bir hayat oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. Bunun için Güneş Enerjili Su Dağıtımı ve Tarım Projesini geliştirdik. Su Bakanlığı yetkilileriyle etüt yaptıktan sonra ihtiyacın en öncelikli olduğu köyleri belirleyerek sondaj kuyularının açılmasını sağlıyoruz. Yer altı suyunun analizleri yapıldıktan sonra güneş panelleri ve güneş enerjisiyle çalışan pompalar yerleştiriliyor. Yer altından çıkarılan su depolara oradan da köyün belirli yerlerinde inşa edilen çeşmelere gönderiliyor.
İkinci aşamada köylülere tarım eğitimi ve tohum desteği sağlayarak bölge halkının kendi yiyeceğini üretmesine yardımcı oluyoruz. Bunu Tanzanya Zanzibar’da başlattık. Ayrıca güneş enerjisi kitleri dağıtıyoruz. Afrika kıtasının yarısı, enerjiye ulaşamıyor. Dağıttığımız güneş enerjisi kitleri sayesinde her aile 8 saat enerjiye kavuşuyor, çocuklar akşamları ders çalışabiliyor.
Hangi ülkelerde çalışıyorsunuz?
Adımız Tüm Afrika’nın Dostları Derneği ama bizim zengin Afrika ülkeleri ile işimiz yok. Daha çok Sahra Altı Afrika’da Nijer, Etiopya, Sudan, Tanzanya-Zanzibar, Çad, Uganda da faaliyetlerimiz var. TADD, yaklaşık 2 yıl önce kuruldu. Neredeyse her ay 2 kuyu açtık. Gıda yardımları yapıyoruz ve bunları kapılarına kadar götürüyoruz. Kuyu ve temiz su onlar için çok önemli. Bir kadın çamur gibi bir kova su için 7-8 kilometre yürüyor. Getirdikleri suyu tülbentten süzüp, dinlendirdikten sonra ancak kullanabiliyorlar.
İKİ KİŞİDEN BİRİ TEMİZ SUYA ULAŞAMIYOR
Siz bir hekimsiniz ve sağlık desteği de veriyorsunuz? Sahra Altı Afrika’nın sağlığını nasıl tarif edersiniz? En çok hangi hastalıklar görünüyor?
Tek kelime ile felaket. 10 bin kişiye 1 sağlık personeli bile düşmüyor. Bizim gittiğimiz yerlerde en çok enfeksiyon hastalıkları görülüyor. Özellikle Sahra Altı Afrika’da 2 kişiden biri temiz suya ulaşamıyor. Su yoksa sağlık yok, su yoksa tarım yok, açlık var. Enfeksiyon hastalıklarından sonra protein eksikliği ve beslenme eksikliğine bağlı hastalıklar var. Çocuklar arasında göbek fıtığı çok önemli bir sağlık problemi. Göbek fıtığı olmayan bebek göremezsiniz. Çünkü et yiyemiyorlar ve protein eksikliği yaşıyorlar. Protein eksik olunca kaslar gelişemiyor ve zorlandığında içeriden göbek fıtığı çıkıyor.
Afrika’da çocuk olmak desem…
Dünyaya gelen 4 Afrikalı çocuktan biri ölüyor. Bizde çocuk doğar kaydedilir, aşılanır. Çoğunun kimliği bile yok. Doğal seleksiyon var. Güçlüler hayatta kalıyor. Bazı yerlerde ortalama ölüm yaşı 40. Yani 50’sini gören fazla insan yok… Afrikalı insanların yüzde 40-50’si geceleri aç yatağa giriyor. Mesela biz şeker dağıtıyoruz; bizi uyardılar ‘şekeri verirken poşetlerini çıkarın’ diye. Çocuklar hayatlarında hiç şeker görmedikleri için kağıtlarıyla yiyorlarmış.
Afrika ile ilgili sizi en çok rahatsız eden durum ne?
“Ne işiniz var Afrika’da” cümlesi. Çok boş bir cümle. Bizim hedefimiz, Türkiye’deki insanlarda Afrika farkındalığını artırmak. Çünkü Afrika’da yaşanan bir gerçek var ve bu gerçek bize hiç de uzak değil. Uçakla 4 saat içinde gidebileceğimiz bir yer. En uzak yer 11 saat. Bunların çoğu bizim kardeşimiz yüzde 100 Müslümanlar. Bu açıdan da bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bütün insanlarının Afrika’ya borcu var. Aslında Afrika dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına, yer altı sularına, en verimli tarım topraklarına sahip bir kıta. Avrupa yüzyıllardır Afrika’yı sömürmüş ve sömürmeye de devam ediyor. Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip bir kıta dünyanın en fakir ve muhtaç bölgesi. Bu durumu değiştirmek için birşeyler yapmak lazım. Biz de TADD olarak bu konuda elimizi taşın altına koyduk.
BU PROJELER AFRİKA’YA HAYAT VERİYOR
SAĞLAM DİŞLERİMİ DE ÇEK DOKTOR
Afrika’da en zor karşılanan ihtiyaçlardan biri de sağlık. En basit ameliyatlar bile zorlukla yapılıyor. Çok az hekim var ve çok pahalı. Diş hekimi ise lüks. TADD gönüllüsü olarak Uganda’ya giden bir diş hekiminin yaşadıkları ise ibretlik: Kadının biri gelmiş “Kalan dişlerimin hepsini çek” demiş. Diş hekimi şaşırmış “Sağlam dişleri niye çekeyim?” Kadın başını eğmiş ve “Ben sizin bir daha ne zaman geleceğinizi bilmiyorum ki” demiş…
KENDİ YİYECEKLERİNİ YETİŞTİRİYORLAR
Tüm Afrika’nın Dostları Derneğinin amaçlarından biri de “balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek”… Sebze ve meyve üretebilmeleri için tarım eğitimi ve tohum desteği veren dernek, bir de “Keçi Ailesi Projesi”ni geliştirmiş. Nijer’de uygulamaya giren bu projede yapılan bağışlarla, bir aileye bir erkek bir dişi keçi veriliyor. Ailenin hayvancılığa başlaması sağlanıyor. Yapılan bağışlar da fotoğraflarla bağış sahibine bildiriliyor.
HER YERİNDEN SU FIŞKIRIYOR
Yapılan bağışlarla TADD, Afrika’nın çeşitli ülkelerinde 2 yılda yaklaşık 50 su kuyusu açmış. Kurak Afrika’da yerin 100 metre altından muhteşem bir su çıkıyor. Kuyular bölgenin ihtiyaçlarına ve yapılan bağışlara göre açılıyor. 3 bin dolarlık kuyu da var, 10 bin dolarlık olan da. Bağışçı isterse çok çeşmeli kuyu da açtırabiliyor. Her kuyu açıldığı köyün çehresini değiştiriyor.
KAYBETTİĞİ NİŞANLISI İÇİN KUYU AÇTIRDI
Afrika’daki su kuyularından biri de genç bir adamın adını taşıyor. Evlilik hazırlıkları için biriktirdikleri para ile trafik kazası sonucu kaybettiği nişanlısının adına bir su kuyusu açtıran Merve Kalkan “Biriktirdiğimiz paranın onunla birlikte hep yaşayacak bir yere harcanmasını istedim. Nijer’de açılan kuyunun ve insanların sevinçlerini gördüm. O da yaşasaydı çok mutlu olurdu” derken bir taraftan da vesile olduğu için Dr. Bilgehan Güntekin’e minnettarlığını aktarıyordu.