HAMBURG – Türk kökenli Remzi Aru, Halil Ertem ve Ramazan Akbaş tarafından kurulan ve kısa adı “AD-Demokraten” olan Alman Demokratlar Birliği (Allianz Deutscher Demokratie Partisi’nin Hamburg Bölge Temsilcisi olan Bilgisayar Uzmanı Sivaslı Orhan Erdoğan (42), 24 Eylül’de yapılacak Almanya Meclisi Genel Seçimleriyle ilgili gazetemizi ziyaret ederek çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bürokratik engellere takıldıkları için bu seçimlere sadece bir eyalette (Kuzey Ren Westfalya-NRW) katılacaklarını belirten Erdoğan, derin devletin baskısıyla Almanya’da hala bir banka hesaplarının olmadığını belirterek “Şimdiye kadar 4 banka bize hesap numarası açtı ama hepsi de birkaç ay içinde neden bile göstermeden hesaplarımızı kapattı. Türk parti istemeyen Almanya’nın demokrasi anlayışı bu mu?” diye sordu.
Röportaj: Erdal Altuntaş
– Partiniz hakkında biraz açıklama yapar mısın? Nezaman ve ne amaçla kuruldu?
Partinin kuruluş sebebleri çok fazla. Çünkü bir kaç senedir Müslüman ve Türk tomplumu hiç bir Alman Partisi tarafından temsil edilmiyor. Ama bardağı taşıran son damla Alman Meclisinde kabul edilen Ermeni tasarası oldu. Meclisde oturan 11 Türk kökenli milletvekili de bu tasarayı kabul edince, onların da bizi temsil değil, kendi kariyerlerini düşündükleri çok açık ve net ortaya çıktı. Tasarı 02.06.2016’da kabul edildi ve aynı ay içinde partimiz kuruldu. Amacımız sadece Türkleri ve Müslümanları temsil etmek değil, adalet arayan herkese kapımız açık.
– Bu seçimlere neden tüm Almanya’da katılmıyorsunuz?
Seçimlere katılamayışımızın temel nedeni hiçbir bankanın bize hesap açmaması. Parti kuruldukdan sonra genel başkanımız Remzi Aru tüm şartları yerine getirmesine rağmen aralarında Türk bankalarının da olduğu 200 bankanın hiçbirinden hesap açtıramadık. İlk başta 4 banka teklifimizi kabul etti ve hesap açtılar ama birkaç ay sonra hesaplarımızı neden bile göstermeden kapatarak üyelerimizin paralarını geri gönderdiler.
– Neden?
Çünkü tüm bankaların bağlı olduğu tek bir merkez var. Derin devletin baskısıyla bankalara yapılan baskılar sonucu hiçbir banka istese dahi bize hesap açamıyor. Açtıkları takdirde yukarıdan tehdit edildiğini öğrendik. Alman anayasasına ters düşen aşırı sağcı NPD’nin bile bu ülkede hesap numarası var ama bizi engelliyorlar. Maalesef demokratik Almanya’da bunu da yaşadık.
– Şu anda hesabınız yok mu hala?
Genel merkez adına hesabımız yok. Sadece NRW gibi bazı eyaletlerde bölge teşkilatlarımızın hesabı var. Hatta bizim merkezimiz ile çok samimi olduğumuz bir banka müdürü bize hesap açacağını belirterek “Başbakan bile gelse bu hesabı kapattırmaz” diye iddialı konuşmuştu ama kısa bir süre sonra hesabımızı kapatmak zorunda kaldığını söyledi. Başbakandan da üstte kim varsa artık.
-Seçimlere katılamayaşınızın temel sebebi bu mu?
Evet, en büyük sebeblerinden bir tanesi bu. Hesap olmayınca, maddi sıkıntılar yaşıyoruz, reklam basamıyoruz, kendimizi tanıtamıyoruz. Başka bir engelin de AFD Partisi’nin bize “AFD çok ADD’ye benziyor” diye dava açması oldu. Aylardır mahkemelerle uğraştık ve mahkeme AFD’ye hak verdi. Bir darbe de bu oldu. O zamana kadar bastırdığımız reklamlar, panolar vesaire geersiz oldu. Çünkü ADD ismini kullanmamızı yasakladılar. Yani bizi malzeme konusunda sıfırladılar. Şu an 6 eyaletde varız. Düşünün ki bu 6 eyaletde seçime girdik. Şu an NRW seçim çalışmaları için ihtiyaçlarımızı 6’ya katlayacaktık. Normal şartlarda başarırdık ama bize yapılan tüm engeller, bizi en fazla üyemizin olduğu eyalete karar vermeye mecbur etti. Hesap olmadan Almanya’da birşey yapamıyorsunuz. Almanya genelinde 1700 üyemiz var. Ama hesabımız olmadan üyelik aidatlarını alamıyoruz. Değişik şehirlerdeki üyeleri tek tek dolaşıp elden aidatlarını almak imkansız. Alsak da elimizdeki fazla miktarda nakit para başka sıkıntıları doğuracaktır. Şu anda elimizi kolumuzu bağladılar. Ama biz hiç bir zaman pes etmeyeceğiz.
– Seçimlere sadece NRW’de katılacağınızı söylediniz. NRW’deki başarı kriteriniz nedir?
NRW’deki diğer Türk partisi BIG de seçimlere katılamıyor. İkimizin oy oranı önceki seçimlerde 30 bin civarındaydı. İyi bir çalışma yapıp kendimizi anlatabilirsek oylarımızı artırabiliriz. Çünkü Türk seçmen bu seçimlerde Türkiye düşmanı parti ve adaylara oy vermeyeceği için bizim şansımız yüksek. 50 binden fazla oy alanlar, devletin partilere verdiği maddi destekden yararlanabiliyor. Bu seçimlerdeki tüm masrafları kendi aramızda topladığımız paralar ve bağışlarla yapıyoruz. Bu desteği alırsak çalışmalarımızı daha güzel yapma imkanına ulaşırız.
– AD-Demokraten kaç eyalette yapılanma içinde?
Şu anda 6 eyalette teşkilatımızı kurduk. Yukarıda saydığımız engelleri aşmak için en etkili yol üye sayısını çoğaltmak olacak. Bize yapılan şeyler daha küçük parti olduğumuz için yapılabiliyor. Ama 20-30 bin üyemiz olsa, devlet bizi daha çok ciddiye alması gerekecek. Almanya’da 3 milyondan fazla Türk kökenli ve 5 milyon Müslüman var. Almanya genelinde nerdeyse 20 milyon yabancı asıllı insan var. Bunların da çoğu adaletsizliğe uğruyorlar ve haklarını arayamıyorlar. Bunları da hesap edersek bizi seçebilecek büyük bir kitle var. Herkesi bizim partiye üye olmaya davet ediyorum. Her üye bizim için çok deerli. Lütfen duyarlı olalım ve bu davaya destek verelim.
-Oy kullanma hakkı olanlara tavsiyeniz?
Bu seçim Müslüman ve Türk açısından şimdiye kadar ki en kritik seçimlerden biri. Müslümanlara ve Türklere karşı bir kaç senedir büyük kampanyalar yürütülüyor. PKK ve FETÖ desteği zirve yaptı. Bunun faturasını bu seçimde vermezsek, daha da çok üzermize gelecekler. O yüzden seçim hakkı olan herkes mutlaka ve mutlaka oy vermeye gitmesi gerekiyor. Kişilere verilen 1. oyların (ERSTSTIMME) bizde bir hükmü yok. Boş bıraksınlar. Kimseyi seçmesinler. Ama Türk seçmenden, partiye verilen ikinci oylarını (ZWEITSTIMME) mutlaka NRW içinde AD-Demokraten’e vermelerini istiyoruz.
-Peki NRW dışında yaşayan Türk seçmen ouyunu kime vermeli sizce?
Normalde sol ve sağ partilerin farklı düşüncede olması lazım. Almanya’da en sağından en soluna kadar tüm partiler Türk ve Müslüman düşmanlığında birleşmiş vaziyette. Bizlere karşı düşmanlık zirvede. Biz de sandıkda kendimizi göstermemiz lazım. NRW dışındaki seçmenlerin büyük partilerden oy çalıp, küçük partilere vermesi lazım. Seçime giderek oylarımızı yüzde 5 seçim barajının altındaki partilere vermeliyiz.
-Mesela?
Mesela ben oyumu Hamburg’da BGE’ye (Büdnis Grund Einkommen) vereceğim. Buna benzer çok sayıda küçük parti var. Bizim, barajı geçemeyecek küçük partilere oy vermemiz çok önemli. Biz bunlara oy verdikçe, Türkiye’ye karşı tavır almış büyük partilerin oy oranları matematiksel olarak düşecek. Başka türlü bu partilere ders veremeyiz. Bu çok önemli.
– Sizce Türklerin bir parti kurmasına ihtiyaç var mıydı?
Evet derdimizi ve kendimizi anlatmamız açısından vardı. Bizler 60 yıldır bu ülkede yaşıyoruz ve kanunlarına da hem bağlı hem de saygılıyız. Şimdiye kadar hiçbir politikacı gelip de “size bir Türkçe TV kanalı açalım” demedi. Ama ülkesine ihanet eden Can Dündar’a devlet töreniyle hemen vatandaşlık ve Almanca alt yazılı TV programı verildi. Yani büyük ayrımcılık yapılıyor. Eğer biz parti olarak yeterli oya ulaşırsak bu ülkede söz hakkımız olacak. Kabul görürsek, saygı da görürüz. Yoksa hep ikinci sınıf muamele görmeye devam ederiz.
– Alman partilerde Türkiye kökenliler var. Güçlü partilere girilmesi daha iyi olmaz mıydı?
O bildiğiniz partilerdeki Türkiye kökenliler oy uğruna ülkesine ve bize ihanet ettiler. Türkiye kökenli 11 milletvekili “Ermeni Soykırımı vardır” diye el kaldırdı. CDU’lu bir bayan hayır oyu verdiği için partisinden ihraç edildi. Demek ki bu partilerde özgür olunmuyor. Bazı Türk kökenli siyasetçiler çıkıp “Türk partilere gerek yok” diyor. Gerek var işte. Sen partinde özgür değilsin ki. Partinin düşüncesinin dışında bir fikrin olmuyor ki. Bunlar Türkiye ile ilgili olumlu bir açıklama yapamazlar. Yaptıkları takdirde kendilerini kapının önünde bulurlar. Bunun için bende bu vekillerden hain olmayanlara sesleniyorum. Özgür iradenizle hareket edebilmeniz için partilerinizden ayrılıp, bize gelin.
-Şu anda AD-Demokraten’in yönetimindesiniz. Şimdiye kadar oyunuzu kime verdiniz?
Maalesef ben de şimdiye kadar Türk isimlerine oy verdim. Ama bundan sonra Türk ismine değil, karakterine göre oy vereceğiz. Türkler olmasaydı bu 11 milletvekilinin belki de hiçbiri meclisde olamayacaktı bugün. Onun için Türk seçmen akıllı ve uyanık olmalı.
-Son mesajınızı alacak olursak ne söylemek isterseniz?
Halkımıza çağrım; evde oturmakla birşey elde edemeyiz. Sayısal olarak fazla da olsak zayıf ve etkisisiz. Almanya’da 5-6 milyon müslüman yaşadığı halde sünnetin yasaklanmasıyla ilgili alınan kararda hiç etkili olamadık. Eğer az sayıda ama çok etkili olan Yahudi lobisi olmasaydı belki de bugün sünnet olmak yasaklanmış olacaktı. Bir de Türk ve yabancıları partimize üye olmaya davet ediyorum. Örneğin 3 milyon üyemiz olmuş olsa Almanya’da hiç bir güç karşımızda duramaz. Türkiye’de değişik siyasi görüşlerimiz olsa da Almanya’da hepimiz Türk ve yabancıyız. Hepimiz aynı kefedeyiz. Hepimiz bir olmazsak sonumuz çok kötü olur. Örneğin bir iş başvurusu yaptığınızda Erdoğancı olun veya olmayın, isminiz Türk ismi ise ret geliyor. Artık uyanalım. Türkiye’deki siyaseti Türkiye’de yapalım. Almanya’da ise kendi siyasetimizi yapalım.