TÜRKİYE ALMANYA ARASINDA FLAŞ GELİŞME

Türkiye ile Almanya arasında son dönemde artan siyasi gerginlik özellikle savunma sanayisindeki ilişkileri gündeme taşıdı. Türkiye’nin taleplerinin zaman zaman karşılanmadığı, bu alandaki projelerin gözden geçirileceği yönünde açıklamaların yapıldığı bir ortamda, savunma ve havacılık sanayisinde faaliyet gösteren Türk şirketlerinin Almanya’ya yaptıkları ihracatı artırmaları dikkati çekti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, savunma ve havacılık sanayisi bu yılın ocak-ağustos aylarını kapsayan 8 aylık döneminde geçen yıla paralel bir performans gösterdi.

Savunma ve havacılık sanayisinde faaliyet gösteren şirketler geçen yılın söz konusu döneminde 1 milyar 64 milyon dolarlık ihracat yaparken, bu yıl miktar 1 milyar 66 milyon 634 bin dolar olarak gerçekleşti.

Sektör, en fazla ihracatı 443 milyon 936 bin dolarla ABD’ye yaptı. ABD’yi 140 milyon 290 bin dolarla Almanya, 66 milyon 247 bin dolarla Hindistan, 47 milyon 151 bin dolarla Polonya, 34 milyon 881 bin dolarla Birleşik Krallık, 33 milyon 125 bin dolarla Fransa, 24 milyon 768 bin dolarla Türkmenistan, 24 milyon 108 bin dolarla Malezya, 22 milyon 960 bin dolarla İtalya izledi.

Son dönemde artan siyasi gerilim ve özellikle savunma sanayisindeki ilişkileri hedef alan açıklamalar dikkate alındığında sektörün Almanya’ya yönelik ihracat performansı dikkati çekiyor. Savunma ve havacılık sanayisi 2016’nin 8 aylık döneminde Almanya’ya 119 milyon 922 dolarlık ihracat yaparken bu yılın aynı döneminde miktar yüzde 17 artmış oldu.

Türkiye’nin silah, mühimmat ve savunma malzemesi konusundaki taleplerine zaman zaman olumsuz yanıt veren Almanya’dan, son gelişmeler üzerine çeşitli kaynaklarca, “Türkiye ile yeni savunma projelerinin gözden geçirileceği ve dondurulacağı, yeni silah ihracatına izin verilmeyeceği” iddiaları dile getirilmişti.

“Sektör Avrupa’da zorlu bir dönemde”

Savunma Politikaları Araştırmacısı Arda Mevlütoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelere gerçekleştirdiği savunma ve havacılık ihracatının büyük kısmını offset satışlarının oluşturduğunu söyledi.

Offsetin, bir savunma sisteminin alımı sırasında, alım bedelinin bir kısmının yerli sanayi tarafından üretici ülkeye mal ve hizmet ihracatı olarak özetlenebileceğini ifade eden Mevlütoğlu, Türkiye’nin Almanya’dan gerçekleştirdiği savunma alımları karşılığında bu ülkenin belli bir miktar offset yükümlülüğü bulunduğuna dikkati çekti. Mevlütoğlu, “Bunlar, yıllara sari satışlar olup, en son verilerdeki satışların önceki yıllardan bakiye satış ve teslimatlar olması muhtemel. İki ülke arasındaki gerilimin savunma sanayisi iş birliklerine yansımasını daha sağlıklı değerlendirmek için diğer bazı göstergelere bakmakta fayda var. Bunlar, yeni yapılan satış anlaşmalarının sayı ve miktarı, yürürlükteki projeler kapsamında yapılan ara mamul ve/veya ürün sevkiyatındaki sorunlarda olası bir artış, savunma sanayisine yönelik altyapı ve üretim araç-gerecinin satışındaki sıkıntılar olarak sayılabilir.” dedi.

Uluslararası projelere Türk katkısı artıyor

Almanya ve genel olarak Avrupa savunma ve havacılık sektörünün bir süredir zor dönemden geçtiğine işaret eden Mevlütoğlu, şöyle devam etti:

“Ülkelerin kendi ihtiyaçları, mevcut muazzam sanayi altyapısını sübvanse etmeye yetmiyor. Savunma bütçelerinin kısıtlı hacmi de bir başka zorlayıcı etken. Sivil havacılık alanında da benzer şekilde özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin hayatta kalmasını sağlayacak projelerin üretilmesi giderek zorlaşmış durumda. Bu nedenle Avrupa ülkeleri maliyet ve riski paylaşmak için insansız hava aracı, yeni nesil savaş uçağı gibi yüksek maliyetli platformlara yönelik ortak geliştirme projelerine yoğunlaşmış durumdalar. Burada Türkiye gibi ülkelere büyük fırsatlar doğuyor. Nitekim Türk savunma ve havacılık şirketleri son yıllarda uluslararası iş birliği projelerine artan oranda katılıyor. Kısa süre öncesine kadar Türkiye, Alman havacılık ve savunma sanayisi şirketleri için çok önemli bir pazardı. Benzer şekilde, 2014 yılındaki Ukrayna krizinin ardından yaptırımların uygulanmasına kadar Rusya da Alman savunma şirketlerinin en önemli müşterisi haline gelmeye başlamıştı. Türk pazarını, hem ürün satışı hem de büyük ölçekli ortak geliştirme projeleri bakımından diğer ülkelere kaybeden Alman sektörü, bu kaybı karşılamakta zorlanabilir.”

AA