İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Altaş, yaptığı açıklamada, “NSU’nun aydınlatılması sürecinde bugüne kadar yaşananlar adeta bir dram filmi niteliğindedir. Bu filmin baş rollerini güvenlik birimleri, kısmen politika ve başsavcılık üstlenmektedir.” ifadelerini kullandı. ”
=Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemindeki en büyük ırkçı motivasyonlu cinayet serisinin aydınlatılmasına izin verilmediği izlenimi artık iyice yerleşmiştir. Bu intibayı güçlendiren onlarca skandal yaşanmıştır: Çok sayıda dosyanın sümen altı edilmesi, kilit role sahip NSU tanıklarının çok garip şekillerde aniden ölmeleri, soruşturmalar esnasında meydana gelen, bitmek bilmeyen hatalar ve aksilikler zinciri, Başsavcılık makamının ‘NSU’da sadece 3 fail vardır‘ teorisinde ısrar etmesi, dokümanların 120 sene süreyle erişime kapatılması.” Altaş, “Yani, eğer olur da bir gün NSU dosyaları kamuoyu ile paylaşılırsa bu en erken 2137 yılında gerçekleşecek. Tabii NSU’nun o tarihteki önemi, 1879-1889 yılları arasında yaşanmış bir cinayet serisinin bizim için bugün önemi ne ise o kadar olacak. Bu uygulamalar, Angela Merkel’in ‘NSU eksiksiz bir şekilde aydınlatılacak‘ sözü ile örtüşmüyor. Bilhassa 120 sene meselesi adeta insanlarla alay etmekten başka bir anlama gelmiyor.” yorumunda bulundu
Ülkedeki politikacıların bu duruma sessiz kalmalarını da eleştirilen Altaş, “Bir başka hayal kırıklığı da politikanın olan bitene sessiz kalmasıdır. Ne NSU araştırma komisyonlarının tavsiyeleri etkin bir şekilde yürürlüğe konulmuş ne de aşırı sağa karşı elle tutulur tedbirler alınmıştır. Aşırı sağ kurbanlarının süresiz oturum hakları hususunda bile siyasiler henüz görüş birliğine varamamıştır. Bu tam anlamıyla acizliktir.” dedi. Yaşananların olumsuz neticelerinin göçmenler üzerinde derin izler bırakacağını vurgulayan Altaş, “Bu yaşananların olumsuz neticeleri olmuştur ve bunlar hayati önem taşımaktadır: Göçmen kökenli insanların hukuk devletine, devletin kurumlarına ve politikasına olan inancı hissedilir derecede zayıflamış, derin bir güven kaybı hasıl olmuştur. İnsanlar artık kendilerini ikinci sınıf vatandaşlar olarak hissetmekte ve akıllarına ister istemez şu soru takılmaktadır: Acaba kurbanlar Alman, failler yabancı olsaydı güvenlik birimleri ve siyasiler yine bu şekilde mi hareket ederlerdi?” ifadelerine yer verdi.