Türkiye, “Millî Enerji ve Maden Politikası” çerçevesinde yerli kömür üretimine hız verdi. Yeni kömür sahalarının devreye alınmasıyla, bu alandaki 3 milyar dolarlık ithalata neşter vurulacak.
Cabir Turgut
Son 15 yılda enerji alanında büyük devrim gerçekleştiren Türkiye, kömür üretiminde de atağa kalktı. Türkiye’nin “yerli enerji” stratejisi çerçevesinde, yaklaşık 8 bin megavat elektrik üretim kapasitesine sahip olacağı öngörülen yeni kömür sahalarının 30 yıllığına özel sektöre devredilerek ekonomiye kazandırılması planlanıyor. 2018 yılında 100 milyon tonluk üretim hedeflenirken, yerli kömür kullanımı arttıkça, cari açıktaki ithal enerjiye bağlılığın da düşmesi bekleniyor. Zira, geçen sene ithal kömürün Türkiye’ye faturasının 3 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde yerli üretimin önemi giderek daha da iyi anlaşılıyor. Ayrıca doğalgaza oranla yaklaşık 18 kat daha fazla istihdam sağlayabilme kapasitesi de yerli kömür üretiminin ve kullanımının cazibesini artırıyor. İstanbul Ticaret Odası Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Hüseyin Akarçeşme, Türkiye’nin son yıllardaki enerji politikaları ile doğalgaza bağımlılığını yüzde 60 seviyesine indirdiğini belirterek “Yerli kaynaklarımızı iyi değerlendirip, bu oranı yüzde 30’lara çekmememiz lazım” dedi.
150 YIL YETECEK KAYNAĞIMIZ VAR
Akarçeşme, devletin öncü politikaları ve özel sektöre sunulan teşvikler sayesinde yerli kömür ile işletilen termik santral sayısının hızla arttığını kaydetti. Yerli kömürün özellikle termik santrallerde kullanım avantajlarına vurgu yapan Akarçeşme “Berat Albayrak’ın Bakan olması ile yerli kömür üretim ve tüketimine destek arttı. Araştırmalara göre dünyada kömürün ömrü 350 yıl. Türkiye’nin sahip olduğu kömür kaynağı ise en az 150 sene yeter. Buradan hareketle yerli kömür tüketiminin desteklenmesi, ekonomimize katkı sağlayacak ve dış ticaret açığımızı azaltacak. Yani Türkiye’nin parası içeride kalacak” diye konuştu. Son yirmi yılda gelişen teknoloji sayesinde Kükürtdioksit (SO₂) ve Azotoksit (NOx) emisyonlarının sıfıra yakın düzeylere düşürüldüğünü aktaran Akarçeşme, bu gelişmeler ışığında kömürün de temiz bir enerji kaynağı haline geldiğinin altını çizdi.
KÜRESEL TALEP 5,6 MİLYAR TON
Küresel kömür talebinin önümüzde ki yıllarda artacağını öngören Akarçeşme “Geçen sene 5 milyar 439 milyon ton olan dünya kömür talebi 200 milyon artış göstererek, 5 milyar 640 milyon tona çıkacak. Üretim miktarı da bu rakamların çok üstünde gerçekleşecek. Sonuç olarak gelişmiş ülkeler kömürü yoğun bir şekilde kullanıyor. Biz neden yerli kaynaklarımızı değerlendirmeyelim ki?” şeklinde konuştu.
AVRUPA’DAN DAHA ÇEVRECİYİZ
Havanın kalitesi çalışmalarında Avrupa’nın baz aldığı azot oranlarının saatlik 200, yıllık ise 24,40 mikrogram olduğu bilgisini paylaşan Hüseyin Akarçeşme “Bizdeki çalışmada belirlenen rakamlar ise üst sınır değerleri saatlik 134, yıllık ise 25 mikrogram. Buradan ne sonuç çıkıyor? Birçok değerde AB’nin kabul ettiği rakamların neredeyse iki katından fazla daha kaliteli hava kriteri koymuş oluyoruz. Yani bu durumda kesinlikle onlardan daha çevreciyiz” dedi.
Dünya elektriğinin %38’i kömürden
Hüseyin Akarçeşme, enerjide verimlilik, tasarruf ve çeşitliliğin olmazsa olmaz ‘üç ölçüt’ olduğuna da vurgu yaptı. Bugün dünyada elektriğin yüzde 38’inin kömürden elde edildiğine dikkati çeken Akarçeşme “Türkiye’de elektrik üretiminin yüzde 17,52’si ithal kömürle 15,35’i taşkömürü ve linyitle gerçekleştiriliyor. Bu oran ABD yüzde 33, Polonya’da yüzde 84, Almanya’da 40, Danimarka’da 34 düzeyinde. Termik santrallerde, merkezi ısıtmada ve sanayide kömürün kullanımını destekliyoruz ve bunun teşvik edilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.