Parlamentoda bazı milletvekillerin terör örgütlerine destek açıklamasını görmezden gelen AP üyeleri, terör örgütü PYD/PKK’nın AP binası önünde gösteri yapmasına da sessiz kaldı.

Avrupa’ya sert tepki gösteren AB Bakanı Çelik, “Karşı karşıya olduğumuz terörist saldırıları hiç dikkate almıyorlar. Açıkça ‘terörle mücadele etmeyin’ demek bu. Kendilerine ve bize saldıran DEAŞ’a karşı hassas olanlar, bize saldıran terör örgütü PKK’ya karşı kendilerine zarar vermiyor diye sempati besleme çifte standardına yuvarlanıyorlar” ifadesini kullandı.

Terör örgütü PYD/PKK’nın sözde Fransa Temsilcisini  Genel Kurul salonunda ağırlayan Avrupa Parlamentosu (AP), bugün kabul ettiği bir kararda, Türkiye’nin, terör propagandası yapan kişilere uyguladığı hukuki  yaptırımları kınadığını bildirdi.

 

Strazburg’da devam eden AP Genel Kurulu, 7 grubun ortaklaşa  oluşturduğu Türkiye’de insan haklarının güncel durumu başlıklı karar tasarısını  oyladı.

Genel Kurulda üyelerin el kaldırarak oyladığı ve çoğunluk sağlanarak  kabul edilen kararda, Türkiye’nin Suriye’de terör örgütlerine karşı gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı eleştirilerek, harekatın insani açıdan ortaya çıkabilecek sonuçlarının endişe yaşattığı belirtildi.

Parlamentonun, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe  girişimini güçlü bir şekilde kınadığı ve bu kınamayı yinelediği ifade edilen  kararda, 2016’da ilan edilen OHAL uygulamasının kaldırılması çağrısı yapıldı.

Türkiye’de terörle ilgili faaliyetleri nedeniyle tutuklanan veya hapse  mahkum edilen kişilere destek çağrılarının da yer aldığı kararda, birçok Avrupa  ülkesinde yasak olan terör propagandasının, Türkiye’de “düşünce özgürlüğü”  kapsamında değerlendirilmesi ve tutuklamalara son verilmesi istendi.

Kararda, PKK’ya silah bırakma, taleplerini pasif ve demokratik  yollardan dile getirme ve yeniden müzakere masasına dönülmesi çağrısında  bulunuldu.

Terör propagandası AB ülkelerinde sert tedbirlerle yasaklanırken, AP  üyelerinin Türkiye’den bu tür bir talepte bulunmaları dikkati çekti.

Kararda ayrıca Avrupa Birliği (AB) tarafından aday ülkelere üyelik  öncesi verilen destek fonlarına da değinilerek, bu fonların devlete değil, insan  hakları, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında iyileşmelerin sağlanması amacıyla  sivil toplum kuruluşlarına ödenmesi gerektiği kaydedildi.

2016’nın kasım ayında Türkiye’nin AB üyeliğinin “dondurulması” yönünde  bir kararı kabul eden AP, geçen yıl temmuz ayında ise Türk halkının referandumda  kabul ettiği Anayasa değişikliğinin, yürürlüğe girmesi durumunda üyelik  müzakerelerinin “askıya alınması” yönünde bir karar almıştı.

Bakan Çelik’ten sert tepki!

AB Bakanı Ömer Çelik Twitter hesabından Avrupa Parlamentosu’na tepki gösterdi:

“Zeytin Dalı Harekatına verilen tepkiler, terörle mücadele konusunda çifte standartın ne kadar yayıldığını gösteriyor. Bazıları ‘savaşa savaş eklemeyin’ diyor. Karşı karşıya olduğumuz terörist saldırıları hiç dikkate almıyorlar. Açıkça ‘terörle mücadele etmeyin’ demek bu. Halbuki savaşa savaş eklemiyoruz. Bize en vahşi şekilde saldıran terör örgütlerinin vahşetini durdurmak için meşru müdafaa hakkımızı kullanıyoruz.

Zeytin Dalı Harekatına karşı ‘endişe’lerini dile getirenler, terör örgütlerinin saldırısından endişe duymuyorlar mı? Bazıları da ‘Endişelerinizi anlıyoruz ama DEAŞ’a yoğunlaşmak gerekir’ diyorlar. Kendilerine ve bize saldıran DEAŞ’a karşı hassas olanlar, bize saldıran terör örgütü PKK’ya karşı kendilerine zarar vermiyor diye sempati besleme çifte standardına yuvarlanıyorlar.

Bu zihniyet, insan hayatının değerini yaşadığı coğrafya ya da mensup olduğu etnisite veya dine göre ayırt etme hastalığıyla dünyaya bakıyor. O yüzden kendilerine saldıran “terörist” oluyor, bize saldıran ise görmezden geliniyor.

Siyasi ve ahlaki iflastır bu. Mücadelemiz meşrudur. Sivil kayıp olmaması için elden gelen hassasiyet azami düzeyde gösterilmektedir. Sürekli ‘sivil kayıp’ diye cümleye başlayanlara teröristlerin attığı roketlerle kaybettiğimiz canları, sivil kayıpları hatırlatıyorum.

Son derece meşru bir mücadele yürütüyoruz. Maalesef terör örgütleri silah desteğini müttefiklerimizden, ideolojik desteği ise müttefiklerimizin ‘endişe’ ve ‘sivil kayıp’ kelimelerini mesnetsiz ve yanlış yerde kullanmasından kaynaklanan yaklaşımlarından alıyor.

Aylar boyunca insanlarımızın canına, terör örgütlerinin müttefiklerimizden aldığı roketlerle kastedilirken neden aynı ‘endişe’ ve ‘sivil kayıp’lar konusundaki hassasiyet cümlelerini duymadık?

Dünyanın herhangi bir yerinde terörle mücadele etmek gerektiğinde akıllarına ilk olarak Türkiye ile işbirliği yapmayı getirenler, Türkiye kendi güvenliği için terörle mücadele ederken terör örgütlerine sempati gösteriyorlar.”