Avrupa’da düşük seçim barajları, parçalı siyasi yelpaze ve reforme edilmekte zorlanılan seçim sistemleri nedeniyle kıta ülkeleri koalisyon hükümetlerine mahkum kalıyor.
Avrupa ülkelerindeki düşük baraj sistemi, popülist partilerin güçlenmesi ve seçim sistemlerinde ihtiyaç duyulan reformların yapılamaması nedeniyle kırılgan koalisyon hükümetleri ve siyasi istikrarsızlık sarmalı devam ediyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi birçok ülkede seçim sistemleri tek başına iktidara gelmeyi zorlaştırırken tek alternatif olarak koalisyon hükümetleri kalıyor. Parti sayısı artan koalisyon hükümetlerinin kurulmasındaki zorluk, birçok girişimin başarısız neticelenmesine neden olurken siyasi istikrarsızlık nedeniyle alternatif arayan toplumun popülist ve aşırı sağ partilere yönelmesi sorunu daha da derinleştiriyor.
İtalya koalisyon hükümetine muhtaç
İtalya’nın cumhuriyetin ilanından bu yana tek başına iktidarı zorlaştıran seçim yasaları sebebiyle çoğunlukla koalisyon hükümetlerine muhtaç kaldığı görülüyor.
72 yıllık cumhuriyet tarihinde çoğunluğu koalisyonlardan oluşan 64 hükümetin kurulduğu ülkede, 4 Mart pazar günü yapılan seçimlerin ardından da koalisyon geleneğinin devam etmesi bekleniyor.
Pazar günü yapılan seçimlerde ise hiçbir parti veya ittifakın tek başına iktidara gelmeye yetecek oy oranına ulaşamaması nedeniyle İtalya’da bundan sonraki süreçte ya koalisyon hükümeti kurulması ya da tekrar seçime gidilmesi öngörülüyor.
Almanya yeni koalisyon hükümetine 171 günde ulaştı
Almanya, 2017’de yapılan genel seçimlerin ardından yaklaşık 5 aydan fazla bir süre geçmesine rağmen bir hükümet kuramayarak tarihinde bir ilke imza attı.
24 Eylül 2017’de yapılan genel seçimin ardından Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında başarısızlıkla sonuçlanan müzakerelerin ardından CDU/CSU ve Sosyal Demokrat Parti, (SPD) koalisyon müzakerelerine girdi.
Şubat ayında partilerin koalisyon protokolü üzerinde anlaşma sağlamasıyla, 14 Mart’ta, genel seçimden 171 gün sonra Almanya’nın yeni hükümete kavuşması bekleniyor.
Avusturya, iki partili koalisyonla yönetiliyor
Avusturya’da da koalisyon hükümetlerinin gelenekselleştiği görülüyor. Ülkede 1949’dan itibaren kurulan bütün koalisyon hükümetleri iki partiden oluşuyor. Öyle ki, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan hükümetlerin yüzde 80’inin merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ve Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) arasında gerçekleşmesi dikkati çekiyor.
15 Ekim 2017’de erken genel seçimlerin yapıldığı ülkede, hiçbir parti tek başına iktidara gelecek oy oranını yakalayamazken, seçimlerden birinci çıkan merkez sağ ÖVP ve aşırı sağcı Özgürlük Partisinin (ÖFP) koalisyon görüşmeleri 2 ay sürmüştü.
Belçika, 541 günle hükümet kuramama rekorunu elinde tutuyor
Fransızca konuşulan Valonya, Flamanca konuşulan Flamanya, her iki dilin konuşulduğu Brüksel ile Almanca konuşulan doğudaki küçük bir bölgeden oluşan Belçika, toplumlar arası gerek dil gerekse siyasi anlamda farklılıklar ve iş birliği eksikliği nedeniyle koalisyon hükümetlerine mahkum bir ülke olarak ön plana çıkıyor.
Haziran 2010’da yapılan genel seçimlerin ardından Flaman ve Valon partilerin anlaşamaması yüzünden ancak 541 gün sonra hükümetin kurulabildiği Belçika, bu alanda dünya rekorunu elinde bulunduruyor.
Ülkede 2014 yılında yapılan federal seçimlerin ardından ise 138 gün süren görüşmelerin ardından Charles Michel başkanlığında kurulan merkez sağ koalisyon hükümeti, Valon bölgesinden Liberaller (MR), Flaman bölgesinden aşırı milliyetçi Yeni Flaman İttifakı (N-VA), Hristiyan Demokratlar (CD&V) ve Liberaller’in (Open Vld) partilerinden oluşuyor.
Hollanda, 225 günle en uzun hükümetsiz dönemi yaşadı
Hollanda’nın da 15 Mart 2017’deki genel seçimin ardından 225 gün hükümetsiz kalarak siyasi tarihinde bir ilke imza attığı görülüyor.
Çoğunlukla koalisyon hükümetleri tarafından yönetilen Hollanda’da, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hükümeti kurma çalışmaları 1977’de 208, 1972’de 163, 2010’da 127, 2003’te 125 ve 1956’da 122 gün sürmüştü.
Hükümet kurma çalışmalarının ortalama 87 gün sürdüğü ülkede, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hiçbir partinin tek başına iktidar olamaması dikkati çekiyor.
AB’nin en genç üyesi Hırvatistan’da da hükümet son iki dönemdir koalisyon ile kuruluyor.
Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık besleniyor
Düşük seçim barajları, siyasi parçalanmışlığı besleyen seçim sistemleriyle aşırı sağ ve popülist partilerin güçlenmeye devam ettiği Avrupa ülkelerinde siyasi istikrar ve kırılgan koalisyonlar sorununun yaygınlaşmaya devam etmesi bekleniyor.