GURBETİ VATAN YAPMAK!
“Bir gün nasıl olduysa radyoda TRT’yi denk getirdik. Bir daha bulamayız diye radyonun düğmesini tutkalla yapıştırdık. Sonra da o çaldı biz ağladık”
Avrupa’ya ilk gelen büyüklerimizin hatıralarından okuduğum Gökhan Duman’ın “11. Peron”
adlı kitabının bu satırları beni çok etkiledi. Bugün elde ettiğimiz imkanların birçoğunu bu hatıraları yaşayan büyüklerimize borçluyuz. Gurbetçi ve Almancı olarak başlayan burada tutunma mücadelemiz Avrupalı Türkler unvanıyla devam etmektedir. “Gurbet” diye tanımladığımız bu yerleri artık “Vatan” olarak görmenin vakti geldide geçiyor bile.
57 yıl önce atalarımızın ‘misafir’ olarak geldiği bu topraklarda biz torunları artık’ ev sahibi’ olduk. Vefa borcumuzu ödemek için artık Almanya’nın geleceğinin şekillenmesinde de söz sahibi olmamız gerektiği kanaatindeyim.
İKİ KÜLTÜRLÜ
Der Spiegel dergisinde yer alan bir araştırmaya göre, her ne kadar Almanca dili diğer bir değişle lisanı ile en büyük sorunlar yaşayan azınlıkların başında biz Türkler gelsekte, her beş vatandaşımızdan biri Almancaya hakim olamamış olsa da gelmiş olduğumuz nokta hiçte küçümsenmemelidir. Bizler burada hem Alman kültürünü hem de Türk kültürünü tanıyarak büyüme fırsatına sahibiz. Bazıları tarafından iki kültür arasına sıkışmışlık olarak değerlendirilen bu durum bence aksine bir zenginliktir. Sahip olduğumuz çift anadil ile bir adım daha önde olduğumuzu görmeliyiz. Eğer ki! bir lisan bir insan ise, bizler daha dünyaya gelirken hayata iki insan olarak başlıyoruz.
Kabullenmesi zor ama bir gerçek var ki; Bizler artık buralıyız!
Doğup büyüdüğümüz bu ülkeyi evimiz, yurdumuz, yani ikinci vatanımız bilmeliyiz ve bu anlayışı hayatımıza yansıtmalı, benimsemeliyiz.
Türk bayrağını ne kadar seviyorsak,
Alman bayrağını da en az o kadar sevmeliyiz!
Entegre olmalıyız, fakat asimile olmamalıyız! Dinimizi, Dilimizi, Kimliğimizi ve Ülkemizle bağımızı kaybetmeden, yaşadığımız ülkeyi de Türkiye’miz kadar sevebiliriz. Artık cenazelerimizi bile buranın mezarlıklarında, dinimize uygun bir şekilde defnedebiliyoruz.
İlk yazımızda geçen şu sözü bir hatırlayalım. “Toprağı yurt yapan mezardır. Mezarımız olsun ki toprağımız yurt, yurdumuz da vatan olsun.”
Bir dahaki sayıda görüşmek üzere
Hoşçakalın.
Yaren Sağanak