Vardiyalı çalışma ve kanser riski

Dr. Ali Sak

Dr. Ali Sak
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı 2007’de vardiyalı çalışmalarını potansiyel kanserojen olarak sınıflandırmıştı. Bu çalışmalara göre vardiyaların ve özellikle gece servislerinin değiştirilmesi sağlık üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilir.  Yeni çalışmalar da bu tanıyı güçlendirmektedir (1, 2). Son iki çalışma, vardiyalı çalışmanın erkeklerde sık görülen prostat kanseri ve kadınlarda da en sık rastlanan meme kanser riskine etkisini araştırmaktadır.

Meme kanseri: Hormonlar çok önemlidir

Postmenopozal kadınlarda gece vardiyasında çalışırken meme kanseri riskinde bir artış gözlenmemiştir. Buna karşılık, premenopozal kadınlarda çalışma saatleri meme kanseri gelişme riski üzerinde önemli derecede bir etkiye sahiptir. Avrupa Epidemiyoloji Dergisi’nde 6.000’den fazla kadın ile yapılan bir analizde, yaşamın bir noktasında gece vardiyalarının (en az üç saat 0 ile 5 arasında) meme kanseri riskini %26 artırdığını göstermiştir.

Aşağıdaki faktörler kanser riski daha da artırıyor:

10 saat boyunca geceleme hizmetleri (%36 risk artışı)

Haftada 3 geceden fazla (%80 risk artışı)

Çalışma süresi (10 saatten fazla) ve sıklık (haftada 3 günden fazla)kanser riskini %155 (2,5 kat) artırmaktadır

Peki gece vardiyasına son verilince risk faktöründe de bir değişim oluyor mu? 

Yukarıdaki araştırmada göğüs kanser riski şu an veya kısa süre önce gece çalışmakta olan kadınlarda, iki yıldan uzun süredir gece görevinde bulunmayan kadınlara göre daha yüksektir; yani gece vardiyasına son verildiği zaman risk faktörünüz de zamanla düşmektedir.

 Kanser riskindeki artış özellikle de hormona duyarlı tümörlerde (östrojen) belirgindir. Bu çalışmalar gece çalışması ile kanser riski artışı arasındaki nedensel ilişkiyi göstermemekle birlikte, özellikle gece vardiyaları melatoninin hormonu salınımını değiştirebileceğini ve bu nedenle östrojen dengesini de değiştirdiği düşünülmektedir (1).

Peki erkeklerde durum nedir?

Malum erkeklerde hormonel olarak prostat kanseri ön plana çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda vardiyalı ve gece çalışma ile hormonel duyarlı kanser riski artışı kadınlara göre çok daha fazladır. Heinz Nixodrf Recall çalışmasında, daha önce prostat kanserine yakalanmamış olan ve 1.700’den fazla erkeği kapsayan 10 yıllık bir çalışmada, vardiya veya gece hizmetlerinde çalışma ile tümör riskinin arttığını bulunmuştur. Prostat kanseri gelişme riski, vardiyalı çalışan erkeklerde %129, geceleri çalışanlarda ise %127, yani 2 katından fazla artış göstermektedir. Erkekler vardiyalı veya gece hizmetlerinde ne kadar fazla yıl çalıştıysa kanser riski de o kadar yüksek oluyor. Bu risk artışı özellikle erken uyanan ve kendilerini “sabah kuşu “olarak değerlendiren kişiler için, geç saatlerde uyanan ile kıyaslanın da çok daha belirgin olduğu gözlemlenmektedir (2). Bu da kişilerin biyolojik ritmine bağlı olarak kanser risklerinin artımını göstermektedir.

Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de gece vardiyasının hormonel (progesteron) dengesini olumsuz etkilediği tahmin edilmektedir.

Vardiyalı çalışma sadece kanser riskini değil, birçok sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Bunların arasında uyku sorunları, metabolik değişiklikler ve buna bağlı obezite, kalp damar hastalıklarında artış, örneğin kalp krizlerinde %41 artış ve en önemlisi de psikolojik sorunları beraberinde getirmektedir. Bunlar da elbette kanser riskini artırmaktadır. 

Peki vardiyalı çalışma ile ilgili dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir?

Vardiya çalışması sırasında uyku düzenini korumak için.

İleriye dönük bir vardiya düzeni tercih edilmeli (örneğin geç-erken-gece yerine erken- geç-gece).

İki vardiya arasında en az on bir saatte bir dinlenme süreci planlanmalı.

Farmakolojik müdahaleler için çok az bilimsel kanıt vardır. Melatoninin hormon takviyesi gece vardiyasından sonra uyku problemlerine kısmen de olsa yardımcı olabileceğine dair kanıtlar vardır.

Kaynak:

1. Cordina-Duverger E et al. European Journal of Epidemiology 2018; 33(4): 369-379.

2. Behrens T et al. Scand J Work Environ Health 2017; 43(6): 560-568.

1. Kecklund G & Axelsson J. BMJ 2016; 355: i5210.