İngiltere’nin, sözde „Ermeni Soykırımı”

İngiltere’nin, sözde „Ermeni Soykırımı” önergesini verirken HUKUK karşısındaki diz çöküşü !

İngiletre’de Lord’lar Kamara’sı üyesi Baron Flather, Ermenistan’a giderek sözde soykırım müzesini gezmesinden dolayı paylaştığı ”acıklı” sahnelere Neumünster’de yaşayan siyasetçi Refik Mor’dan tepki geldi. Flather’in İngiltere’ye dönüşünde „Ermeni Soykırımı’nı” Lordlar kamarasında, yani meclise verdiği soru önergesini Ermeni İnternet Sitesi „panArmenian“ haber yapması karşısında Refik Mor, Baron Flather’e itiraz mektubu gönderdi.
Siyasetçi Refik Mor, Baron Flather ile arasında geçen yazışmayı kaleme aldı:

Sayın Baron Flather,
1915 yılında Osamanlı İmparatorluğu (Türkiye değil) Fransa, İngiltere ve Rus Emperyalist güçler tarafından, şimdiki Irak gibi işgal edilmişti. Emperyalistler, Osmanlı vatandaşı olan Ermeni’lere de, bu arada ”Bağımsız Ermenistan” sözü vermişlerdi. Bundan dolayıdır ki, Ermeni’ler de işgal boyunca haklı olarak Emperyalist’lerle dayanışma içine girip, Osmanlı’yı arkadan hançerlemiştir. Osmanlı ise bu arkadan vurulmayı en aza indirgemek için, Ermeni’leri yine Osmanlı toprağı olan Suriye’ye şartlı olarak göç ettirmişlerdir. Bu göç sırasında da, savaş ortamından dolayı haliyle, kaçınılmaz olarak bazı trajik olaylar yaşanmıştır.

Şimdi gelelim sizin mektubunuza:
Mektubunuzdan alıntı: ”Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararı beni ilgilendirmez” diyorsunuz.

Cevap:
Herhangi bir muz cumhuriyetinin politikacısı dahi, kamuoyu önünde sizler gibi böyle ”cüretkar” sözler sarfetmeye cesaret edemezdi doğrusu. Sözüm camaatten dışarı ama, sizin demokrasi konusunda epey bir bilgi eksikliğinizin olduğunu belirtmek isterim. Bir politikacı olarak, yani İngiliz Hükumetinin ve yasama organının bir üyesi olarak, üyesi olduğunuz Avrupa Birliği (AB) Mahkemesi olan ABAD kararlarını tanımakla mükellefsiniz. Bu hukuki kararı tanımamakla siz, kendinizi inkar etmiş oluyorsunuz, bilesiniz. Ayrıca, mahkeme kararını siz tanımazsanız, tutuklamak isteyeceğimiz kriminal ağır suçlulara nasıl haber anlatacağız, bilemiyorum.

Mektubunuzdan alıntı:
”Ben şahsım olarak, soykırımın nasıl yapıldığına dair yeterli belgeleri görmüş durumdayım” diyorsunuz.

Cevap:
Hukuk’a değil de, kendini hukukun üstünde gören tipik bir insan görüntüsü veriyorsunuz. Bence, bu konuda karar vermeden önce her iki tarafı da dinleseydiniz, çok daha iyi yapardınız.

Mektubunuzdan alıntı:
”Eğer siz ve ülkeniz, insanlığa karşı yapılan bu suçu kabul etseydiniz, inanın ki Türkiye’nin imajı daha da güzel olacaktı” diyorsunuz.

Cevap:
Demokratik ve ceza hukuku konusundaki bilgi eksikliğiniz maalesef tekrardan su yüzüne çıkmış durumda. Amerika Pearl Harbor saldırısından sonra, yarım milyon Japon kökenli Amerikan vatandaşını, saldırgan Japon’larla işbirliği yapmasın diye, Amerika’nın iç tarafına zoraki göç ettirmiştir. Amerika bununla soykırım mı yapmıştır.?
Çek Cumhuriyeti, İkinci dünya savaşı sırasında Sudeten’de yaşayan iki milyon Alman’ı, Almanya’ya sürgün etmiştir. Sürgün sırasında Alman’ların nerede ise yarısı yollarda öldürülmüştür. (Sudeten Deutschen) Çek Cumhuriyeti bununla soykırım mı yapmıştır.?
Amerika, atom bombası ile Hiroşima’da 750 bin sivil insanları öldürmüştür. Amerika bununla soykırım mı yapmıştır.?
Hristiyan ”medeni” batılı ülkeler, uyduruk gerekçelerle Irak’ı işgal edip bir milyondan fazla sivil insanı öldürmüşlerdir. Afganistan ve Pakistan’da da hâla öldürmeye devam ediyorlar. Bunlar sizi ilğilendirmiyor değil mi?
Osmanlı İmparatorluğu savaş ortamında, yukarıda saydıklarımız ülkeler ile aynı eşit hakka sahip değiller mi sizce.?

Hukuk’un verdiği kararın biz Türk’ler ve Alman’lar için bir bağlayıcılığı vardır. Anlaşılan hukuk sizin gibi politikacıları bağlamamaktadır. Bu anlamda, hukuka inanan ve anlaşmalara sadık kalan bir ülkenin imajı, hukuka inanmayan polikacılardan daha yüksektir derim. İşte aramızdaki hukuki yorum konusundaki fark, tam da burada ortaya çıkmaktadır.

Mektubunuzdan alıntı:
”Yalnız bununla da kalmayıp, (Eğer soykırımı tanırsanız, çevirmenin notu) bu, Türkiye’yi AB üyeliğine daha da yaklaştıracaktır” diyorsunuz.

Cevap:
Biz demokratik hukuk devleti prensiplerine bağlı insanlarız. Bu demokratik kurallara uymayanlarla ve şantajcılara „anca gidersiniz“ diyoruz.

Mektubunuzdan alıntı:
”Almanya eğer soykırımı kabul etmeseydi, bugün Almanya hakkında neler düşünülürdü, bir düşünsenize. Hitler ne diyordu: ”Ermeni soykırımını kim hatırlıyor ki?” Soykırımı inkar ederseniz, inanın, siz de aynı onların posizyonuna düşerek, Ermeni meselesi konusunda batılı medyanın manşetlerine çıkarsınız” diyorsunuz.

Cevap:
Holocaust, kararı Nürnberg’de kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı ile kesinleşmiştir. Mahkeme kararını kabul etmeyenin, kamu oyu önünde gülünç duruma düşeceği ve hatta Almanya’da suç işlemiş olacağı konusunda hemfikiriz zannediyorum. O halde sizlere, Osmanlı’nın Ermeni’lere soykırım uyguladığına dair, ulusal veya uluslararası mahkemelerce verilen bir kararının olup olmadığını sormak isterim. Lakin, Ermeni’lerin soykırıma UĞRAMADIKLARI hakkında ABAD’ın
T-346/03 esas sayılı bir kararı var. Ama, siz (ben bu kararı tanımam) diyorsunuz sayın Baron Flather.
Neden,? Çünkü bu karar sizin düşüncenize ters de ondan. Çok garip değil mi? İşin asıl garip olanının da, sizin ABAD kararına değil de, Hitler gibi bir diktatörün sözüne daha çok itibar etmenizdir. Bu gidişle, hukuken kendi kendimden de şüphe etmeye başlayacağım.

”Ayakta dikilecek yerleri dahi olmayan, tıklım tıklım doldurulmuş, büyük baş hayvanların nakliyatı için tasarlanmış vagonlarda taşınan insanlar gördüm. Direklere asılmış doktorlar gördüm. Bunlara nasıl tahammül ediyordunuz, anlayamıyorum. Ben şahsen tahammül edemiyorum” diyorsunuz.

Cevap:
Savaşın çok iğrenç bir şey olduğu konusunda ve her iki tarafın da birbirini öldürdüğü konusunda hemfikiriz. Yalnız soykırımın tarifi konusunda hem fikir değiliz. Eğer birileri diğer insanları, aynı Alman’ların Yahudi’lere yaptığı gibi, SADECE BAŞKA BİR IRKA MENSUP OLDUKLARINDAN DOLAYI öldürmeye KAST ediyorsa soykırım yapmış olur. Aksi takdirde, savaşta olan her çatışmayı soykırım olarak algılarız. Osmanlı İmparatorluğu bu savaşta Emperyalist’lere karşı savaşmış ve onların işbirlikçilerine (Ermeni’lere) karşı da şartlı göç uygulaması ile önleyici tedbir almıştır. Bu savaş sırasında ise kontrol dışı bir çok trajik olaylar yaşanmıştır.

Mektubunuzdan alıntı:
”Benim aslen Hindistan asıllı olduğumu ve bu konuda herhangi başka bir çıkarımın olmadığını, lütfen belirtmek isterim. Lakin, insanlığa karşı işlenmiş böyle bir suçu, her medeni bir ülke gibi, İngiltere’nin de tanıması gerekir” diyorsunuz.

Cevap:
Yabancı kökenli biri olarak böyle yüksek bir mevkiye geldiğinizden dolayı sizleri tebrik ediyorum ve gerçekten de bu konuda herhangi bir çıkarınızın olmadığına inanıyorum. Ama, siz, bir kuruluşu ve hatta başka bir ülkeyi, ABAD kararına rağmen soykırım ile suçluyorsanız, o zaman bu antidemokratik davranışınız, tüm medeni ülkeler gibi İngiltere tarafından da reddedilmesi gerekir.


Refik Mor (Neumünster Belediye Meclis Üyesi)