GÖRGÜLÜ GÖRGÜSÜZ

Geçtiğimiz günlerde çevremizde bulunan bir Türk marketinde, kızım ile birlikte haftalık alışverişimizi gerçekleştiriyorduk. Tabi bizim bazı Rambo’lar yine oradaydı. “Adeta araba ile markete girecekmiş gibi yolu kapatanlar”, “elinde sigara market önünde eşini bekleyenler”, “vitrinde fiyatı yazmasına rağmen kasaba eti kestirip sonra pahalıymış deyip almaktan vazgeçenler”, “marketin içerisi Ana Baba günü dediğimiz esna’da, grup halinde Türkiye gündemini değerlendirenler”…vs., yani yine tam kadro alışıla gelmiş kareyi oluşturuyorduk. Nedense aynı kişiler Aldı ve Lidl gibi Alman marketlerinde aynı rambo’luğu yapmıyorlar…? Tabi Türk marketleri bizim ya…! 50€’luk alışveriş karşılığında her türlü “Recep İvedik’lik” serbest. Her şeye rağmen bizim insanımız…! Belkide bizi farklı kılan, içerimizde beslediğimiz “BİZ” duygusu. Yani sahiplenme duygusu. Yani market’te bizim, cami’de bizim, orada hareket eden insan’da bizim.
Bir’de yine bizim insanımız dediğimiz, ancak kendisini her yönü ile daha gelişmiş ve “FARKLI” olduğunu düşünenlerimiz de var…!
Tekrar başa dönelim. Tam Annemizin oluşturduğu alışveriş listesine göre rafdaki ürünleri incelerken, arkamızdan markete yeni giren, küçük çocuklu bir esin sesini
duymaya başladık. Market’in diğer ucundan duyabileceğimiz yüksek bir ses tonu ile çocuğuna sesleniyordu…! “ingilizce aksanı ile Türkçe’yi yuvarlayarak kanuşun, yarı Almanca ve yarı Türkçe ve neredeyse tüm vücudunu incelterek “NEİN OĞLUM CAN”, HAST DU PAPA GEFRAGT”, DİESE İST ÇOK TATLI NEİN” gibi cümlelerle adeta çocuğu değil market’te bulunan herkesi eğitmeye çalışır gibiydi…! Görüntü ve kıyafet ise İbiza tatilinden yeni dönmüş gibiydiler. Düşündüm…? Hangi iç güdüsü bu bayanın sesli konuşmasına vesileydi?
Kanaatimce, “FARKLI” olduğunu sergilemeye çalışıyordu. Yani ben sizlerden üstünüm, farklıyım, çocuğumu iyi eğitiyorum…. gibi herhalde…! Yani ben entegre oldum…! Yani ben farklıyım ama ne yapalım..? Entegre ve daha gelişmiş olmamıza rağmen…, domuz eti tüketemiyor, Antep salçasını.., bulguru ve lokumu Alman marketlerinde bulamadığımızdan sizin aranıza gelmek zorundayız der gibiydi…! Damak tadımız Türk’te, yaşam biçimimiz ve dilimiz Alman ile Türk’ün arasına sıkışmış kalmış gibi…!
Aslında genel görgü kurallarının Almanlara veya Türklere has bir değer gibi anlaşılmasıdır bizi yanıltan. Halbuki genel görgü kuralları evrenseldir ve dünyanın neresinde olursanız olun genel görgü kuralları değişmez. Tek fark, birileri görgüden nasibini almıştır diğeri eksik kalmıştır. Kalitesini seslendirmeye çalışan bir kişi, görgüsüzlerden ne kadar görgülüdür ki…? Varsa bir kaliteniz, ulu orta seslendirerek değil, hal ve hareketleriniz ile hissettirirsiniz…!
Yazımın başında tarif etmeye çalıştığım “RAMBO’LAR” hakikaten görgüsüz ise.., Görgülü olduğunu sergilemeye çalışan bayan da bir o kadar görgülü görgüsüzdür…!