Babalar Günü’n kutlu olsun dünyanın en güzel babası !

 

Insan sevdiklerine onları ne kadar sevdiğini kanımca yeterince söyleyemiyor, gösteremiyor. Özellikle ailesine, annesine, babasına. “Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü vs…, daha çok ticarete bağlandı!” diyeceksiniz belki de her şey. Olabilir. Velhasıl, madalyonun o yüzü o kadar da mühim değil.

Geçtiğimiz 18 Haziran günü Babalar Günü’ydü. Ben de herkes gibi bu yıl babama nasıl bir hediye alsam diye düşündüm. Sürekli bir ihtiyacı olmadığını, bizler sağlıklı ve mutlu olduktan sonra, hiçbir sıkıntısının olmadığını söyler babam. Ben de düşündüm, bu yıl beni bu günlerime getiren iki başkahramandan biri olan, annemle birlikte babama, onu ne kadar sevdiğimi, sevdiğimizi, zira iki kardeşim adına da yazıyorum bu yazıyı, hediye edeyim dedim. İşin aslı bir de adil olmaktı, zira anneme de daha önce böyle bir yazı yazmıştım Anneler Günün’de.

Ben ilk kez “baba” kelimesinin gücünü, ağırlığını ve önemini, bir gün Türkiye’ye tatile gittiğimizde öğrendim. O zamanlar 17 yaşındayım. Ailenin büyük bir kısmı Ankara’da yaşadığı için aileyi yazın, Ağustos ayında, ziyarete gittik. İki kardeşim, ben ve kuzenim, hayvanat bahçesinde geziyoruz. Elimde kamera, gazetecilik sevdası zaten küçüklük yaşlarımda başlamıştı. O yaşta icra etmek istediğim meslekten emindim. Babam da sürekli hayalimdeki mesleğe, idealime odaklanayım, kamerayı iyi kullanabileyim diye bir kamera almıştı bana. Elimdeki kamerayı farkeden birkaç tinerci çocuk arkamıza takıldı, ve kardeşlerim de daha çok küçük o zamanlar, birden bir korku sardı beni. Benden büyük olan kuzenim de endişelenmeye başladı. Ben de sürekli korkularıma karşı giden bir insan olduğum için, babam sayesinde, sağolsun beni tabiri cahizse biraz erkek gibi yetiştirdiği için, o an kaçmaktansa, cesaretimi ele alıp, dönüp onlara karşı bir cümle söyledim, ve anında uzaklaştılar. İşte o an o yüce “baba” kelimesinin gücünü anladım. Ve sevindim. Bir Hızır gibi bizi kurtardığı için.

Bu anlatacağım ikinci olay ise, bundan birkaç ay önce gerçekleşti. Bir yerden ailemle çıktık, arabamıza binip eve dönmeyi planlıyoruz. Fakat, arabayı park ettiğimiz yere aracını yanlış park ederek bizim arabamızın çıkmasını bir şahıs engellemiş. Başka tanıdık bir aile de aynı durumda. Ne yaparız ne ederiz derken, ben babamı aradım, çünkü o da o davetteydi. Belki bir anons çekerler diye düşündüm. Çekildi de. Ancak, aracın sahibi davetlilerden değilmiş. Daha sonra, babam telefonla arayıp “neredesiniz tam ?” diye sordu. Önünde beklediğimiz binanın ismini söylememle babam saniyede yanımıza geldi. Ve aslında benim şakayla “güçlü birinin bu aracı alıp yerini değiştirmesi sonucu ancak buradan çıkarız” espirim gerçek oldu. Babam geldi, iki saniye tabloya bakıp, arabayı itip, “hadi şimdi gidebilirsiniz!” dedi. Bu kadar kolaydı onun için. Bir süper kahraman gibi bizi kurtarmıştı gecenin o saatlerinde. Hepimiz ağazımız açık birbirimize baktık. Gerçi ben hiç şaşırmamıştım, çünkü o benim babam.

Hiç kimse bana inanmazken, beni annemle birlikte eğitimim sürecince beni en çok destekleyen insan babam. Bana üniversite döneminde okul yolunu unutmayayım diye arabayla birçok kez yolu gösteren insan babam. (Gidiş geliş 140 km yapıyordum zira). Bana üniversite döneminde Aşık Veysel kasetini vererek o anlamlı Türküleri sevdiren insan babam. Bana karanlık gecelerde habere gitmekten korkmayayım diye “inadına gidip korkularını yenerek her şeyi başaracaksın” diyen insan babam. Bana ilk yurtdışı stajımda “uçağa yalnız binip gideceksin” diyen insan babam. Sporcu ve motorcu modern bir insan olan, bana başarı heyecan adrenalin ve korkunun ne olduğunu öğreten insan babam. Gece 2’de ateşten uyuyamazken bana derslerimi ezberleten, ben hastayken nöbet tutan insan babam. Bana güveni öğreten insan babam. Bana dürüstlüğü ve her zaman haklının yanında olmayı aşılayan insan babam. Bana “sen bir ordunun içine girsen de yine sen olarak çıkarsın!” diyen o güzel insan babam. Ve hiçbir zaman tatmin olmadığı için bana sürekli tek rakibim kendim olduğumu göstererek, haber müdürü olduktan sonra bile, hem Türk hem de Fransız basınında çalışmama rağmen, “daha bu ne ki, sen daha da iyisini yaparsın” diyerek beni sürekli ileriye taşıyan insan babam. Ailesini her daim el üstünde tutan, eşini ve çocuklarını her zaman her yerde destekleyen, ve anneme, bana ve kardeşlerime “iyi ki bizim ailemiz bu!” dedirten o koca yürekli insan babam. Bana büyüdükçe küçülmeyi bilmeyi de öğreten dünyanın en güzel insanı babam.

Seni çok seviyorum, seviyoruz, canım babacığım benim. Babalar Günü’n kutlu olsun ! Iyi ki bizim babamız sensin… İnşallah bizler de sizler kadar iyi ebeveynler olabiliriz… Bütün babalar değerlidir. Herkesin Babalar Günü kutlu olsun!Babalar Günü’n kutlu olsun dünyanın en güzel babası !