Site icon Post Aktuel

Türkçe konuşan Rus YouTuber herkesi şaşırtıyor

Türkçe konuşan Rus YouTuber herkesi şaşırtıyor
Sonradan Türkçe öğrenmiş Rus YouTuber Berlin’i gezdi
Türkçe konuşarak Almanya’yı gezen Rus

Adı Ksenia Mayakova.
Kendi deyimiyle “Türkçe konuşan sıradan bir Rus”.
Birkaç sene evvel kendi YouTube kanalını açan Ksenia Mayakova, başlangıçta Rusya’da Türkçe videolar çekmeye ve yayınlamaya başladı. Samimi ve içten Türkçesi de en az kendi güzelliği kadar dikkat çeken Mayakova’nın ünü, Rusya’nın sınırlarını aştı. Hali hazırda, dünyanın farklı noktalarında Türkiye ve Türklerle ilgili içerikler üretmeye devam eden Türkçe’yi anadili gibi konuşan yabancı Ksenia Mayakova, yaptığı içerikler ve anlatım tarzıyla dikkat çekiyor. YouTube kanalında paylaştığı videoların sayısı 100’e henüze gelmemesine rağmen güncel olarak 128.000’den fazla takipçiye sahip olan Mayakova’nın, Instagram ve Telegram gibi diğer sosyal medya platformları da ilgi çekiyor. Her biri Rusya-Türkiye kültür ve ilişkilerini kapsıyor ve ayrı olarak Rusça öğrenmek isteyenlere yardımcı oluyor. Ksenia Mayakova kendi şu an 5 dil öğrenme yolunda olduğu için onun gibi yabancı kültürlere ilgi duyan herkesle dil öğrenme ipuçlarını da paylaşıyor.

Son zamanlarda, dünyanın farklı noktalarında içerik üretmeye devam eden Mayakova’nın yolu bu sefer Almanya’nın başkentine ve yakınlarında bulunan şehirlere düşmüş. Berlin gezisi sırasında, Almanya’nın en çok okunan Türkçe gazetelerinden olan Post Aktuel ile yolu kesişen Ksenia Mayakova, deneyimlerini birinci ağızdan bizlere aktardı.

Röportaj: Erdal Altuntaş

Almanya’ya hoş geldiniz sevgili Ksenia Mayakova. Öncelikle, “Neden Türkçe ve neden Türkiye?” diyerek başlamak istiyorum. Ürettiğiniz içeriklere şöyle bir bakıldığında Türkiye ve Türkçeye dair ilginiz açıkça görülüyor. Bunun altında yatan özel bir sebep var mı?

KM: Guten Tag! Öncelikle ilk Almanya videolu gezimi ilk sizin gazetenizle paylaştığım için çok mutluyum. Bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Ben aslen Rus’um ve Rusya’da doğup büyüdüm. Rusya’nın ilk yüksek öğretim yeri St. Petersburg Devlet Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesi mezunuyum.


St. Petersburg Devlet Üniversitesi’nin 300 yıllık zengin tarihinde mezunları Nobel Ödülü sahibi oldular, ülkemizin yönetiminde yer aldılar, çeşitli zamanlarda bakanlıklara başkanlık ettiler, ayrıca Olimpiyatlar şampiyonu, şair ve kaşif oldular. Bazı isimleri vereyim: Fizyoloji-tıp dalında Nobel ödülü alan ilk fizyolog İvan Pavlov, bağışıklık sistemi araştırmalarına öncülük etmesiyle tanınan Nobel ödülü İlya Meçnikov, Rusya’da yetişmiş en önemli bilim adamlarından biri olan Mihail Lomonosov, Periyodik cetvelin babası kimyacı Dmitry Mendeleev, 20. yüzyıl müziğinin lider bestecilerinden birisi İgor Stravinsky, Rus şair ve oyun yazarı Aleksandr Blok, ressamlar Nicholas Roerich ve Mihail Vrubel, Rusya liderleri Vladimir Putin ve Vladimir Lenin vs. Böyle bir yerde okumak çok kıymetliydi benim için.

Türkçeyi tamamen Rusya’da öğrendim, öğretmenlerim Rus’lardı ve Türkiye’de ne uzun bir süre kaldım, ne okudum, ne çalıştım. Bir gün çok yakın bir Türk arkadaşım, “Çok güzel bir Türkçen var, bunu değerlendir” dedi. Yani, ilk başta benim fikrim değildi açık konuşmak gerekirse; arkadaşımın telkinleriyle YouTube’da Türkçe ve Türkiye hakkında içerikler üretmeye başladım.


-Rusya’da, Türkçe konuşan insanlar var mı? Oldukça iyi Türkçe konuşuyorsunuz. Konuşma pratiği yapma imkânınız oldu mu Rusya’da?

KM: Rusya’da yaşayan Türkler var. Elbette sayısı Almanya ile kıyaslanamaz, ama yine de bayağı var: kimi okumaya, kimi çalışmaya geldi. Bu anlamda, dilinizi öğrenmeye başladığımdan itibaren pratik yapma imkânım oldu yani henüz Türkiye’de bulunmadan iyi bir Türkçe konuşmaya başladığımı söyleyebilirim.

-Türkçeyi tamamen Rusya’da öğrendiniz. Bu sırada, Türkiye’de hiç bulunmadınız. Biliyorsunuz ki Rusya’da, Türkiye’nin Akdeniz sahilleri, çok bilinen ve ziyaret edilen bir destinasyon. Siz hiç Türkiye’yi ziyaret ettiniz mi?

KM: Elbette, Türkiye’yi Türkçeyi öğrenmeye başladıktan tam bir sene sonra ilk defa ziyaret ettim. Bir noktada da beni teşvik eden Türkçe öğrenmek oldu. Bir ülkeyi hiç görmeden o ülkenin dilini öğreniyorsun, böyle bir şey olabilir mi? Böyle düşünerek Türkiye’nin farklı illerine çeşitli ziyaretlerim oldu, ama hayatımda toplam orada 6 ay bile kalmamışımdır. Yalnız memleketimin insanları gibi “her şey dahil” otellere gidip de kalmadım. Kendim gezmeyi ve insanları doğrudan tanımayı seviyorum, artık bu tecrübelerimi de YouTube kalanımda vlog videolarımda anlatıyorum. 1.5 sene önce de ailemle ilk defa Türkiye’yi ziyaret ettik. Onları hemen Antalya kıyılarına tabii ki de götürmedim. Türkiye ile tanışmaları benim yıllar önce olduğu gibi İstanbul ile başladı, sonra da hayal ettikleri Kapadokya’da devam etti.

 

-Türkiye’ye olan ilginiz üzerinde, ailenizin veya bir yakınınızın etkisi oldu mu?

KM: Açıkçası Türkçe öğrenmeye başlamam bir noktada benim için de büyük bir sürpriz oldu. Aslında Çince, Arapça veya Japonca öğrenmek istiyordum. Türkçe resmen milli piyango gibi geldi başıma. En baştan biraz üzüldüğümü bile söyleyebilirim, ama Türk insanı ve kültürünü yakından tanıdıktan sonra kaderimin bana bir sürpriz yaptığını anlamış oldum. Şu anki hayatımı Türkçe olmadan düşünemiyorum çünkü.

-Şu an neler yapmaktasınız? Ürettiğiniz içeriklerin yanı sıra, ayrıca dünyayı gezdiğinizi biliyoruz. Bize, gelecek rotalarınızdan bahsedebilir misiniz?

KM: İnanılması çok zor, ama şu an hayat bana yeni sürprizlerle geldi ve Güney Kıbrıs’a gönderdi! Türkçe’yi öğrenip resmi dillerinden biri olmasına rağmen pek konuşulmayan bir yerde yaşamak çok acayip bir duyguymuş gerçekten. Dünyanın pek çok yerinde ülkenin iki-üç resmi dili olabiliyor, ama herhalde tek burada ikinci yabancı dil neredeyse hiç konuşulmuyor.
Kıbrıs’ta bulunduğum süreçte iki halk arasında faydalı projelerimle günümüzde olan anlaşmazlıkları azaltmayı hedefliyorum.

Takipçilerim bana “kültür elçisi” veya “gönüllü kültür ataşesi”diyorlar. Bu benim için çok büyük bir mutluluk. Önce, St. Petersburg’daki Ruslara, Türkleri sorarak başladığım bu yola, şu an dünyanın dört tarafında buna devam ediyorum. Kendi çapımda farklı ülkelerden gelen insanlar arasında kültür köprüleri kurmak benim hayatımın büyük amaçlarından biri.

-YouTube’da ürettiğiniz içeriklerle alakalı bir şeyler söylemek ister misiniz? Farklı sosyal platformlarda içerik üretmek, hayatınızda neleri değiştirdi?

KM: YouTube’da üretmeye başladığım içerikler, Türkiye’yi ve Türk kültürünü tanıtmakla beraber, aynı zamanda kültürlerarası daha iyi bir ilişki kurmakta fayda sağlıyor diye düşünüyorum.
Paylaştığım videolar arasında Türk-Rus kültürü, dili ve yaşam tarzlarının karşılaştırıldığı içerikler mevcut. Böylece, insanlar, kendisi için “yabancı” olana karşı hissettiği önyargıyı daha rahat kırabilir diye düşünüyorum. Örneğin, Covid-19 pandemisi sırasında, değerli Cüneyt Özdemir’in yayınına katılmış ve Rusya’daki son duruma dair açıklamaları Türkçe olarak aktarmıştım. İnsanlar arası iyi ilişkilere, haber alma işine ve tanıtma işlerine fayda sağlamak mutluluk verici. YouTube’daki içeriklerim arasında, insanlara çeşitli sorular yönelttiğim sokak röportajları da mevcut. Böylece, insanların merak ettiği sorulara dair cevapları birinci ağızdan göstermiş oluyorum.

-Bir de Berlin turunuz vardı. Nasıl geçti?

KM: Berlin’de sadece 2 gün geçirdim, ama çok güzel üç serilik sokak röportajlarım oldu. Almanya ziyaretimde ürettiğim içerikler arasında, ülkedeki Türk diasporasına ve yaşantısına dair videolar çektim. Çok konuşulan ve merak edilen Türk mahallesi Kreuzberg’i gezip gerçek Türk kahvaltısı bulmaya çalıştığım ve meşhur Berlin Duvar’ı çevresindeki videolarım çok beğeni topladı.
Ayrıca hayatımın en lezzetli dönerlerden birini Berlin’de yedim galiba. Türkler sağ olsun, Almanya’ya taşınıyorlar, ama Türk misafirperverliğini unutmayı bırakın orada yaşatıyorlar! Berlin’de bana döner ısmarladıklarını söylesem inanır mısınız?
Ve tabii ki de bu videolarda bir Rus’un Berlin’i gezdiğini unutmayın. Amacım tarihe saygı göstererek oraları göstermekti.
Belki Berlin’i anlatan çok videolar çekilmiştir, ama Türkçe konuşan bir Rus’un çektiği videolar daha yapılmamıştır. Yakında Almanya videolarımın son serisi gelecek. Leipzig’te yerli insanları ile bir sokak röportajı yapmıştım, konusunu şimdilik size söylemeyeyim, ama çok yakında YouTube kanalımda çıkar. Kaçırmayın! Yayınladığım içeriklerin, edit ve kurgusu gibi bütün işlemlerini ben kendim yaptığım biraz geç çıkabiliyor.

-Evet bende izledim bu iki videonu. Ezhel’i de yakalamışsın.

KM: Evet öyle oldu. Berlin’de restoran işleten ünlü Türk sanatçı Ezhel ile beklenmedik bir şekilde “Angara’dan dünyaya” adlı bir röportajım oluştu. Ezhel uzun bir süredir hiçbir yerde röportaj vermediği, Avrupa konser turnesi de yeni bittiği ve gündemde olduğu için bu röportajım çok ilgi çekti. Bana bir gün Ezhel ile bir araya gelebileceğimizi söyleseler inanmazdım kendisine Berlin sokaklarında sürpriz bir şekilde denk gelene kadar. Sercan bende çok doğal ve iyi kalpli bir insan imajı bıraktı, hayatımda gördüğüm en cana yakın dünyaca ünlü tanınmış kişi olduğunu söyleyebilirim.

-Sevgili Ksenia. Çok ilginç ve keyifli bir söyleşi oldu. Çıktığın yolda başarılı olduğunu görüyoruz. Bizi ve kültürümüzü bizden daha iyi tanıyorsunuz sanki. Bir gün seni Hamburg sokaklarında da görmek isteriz ve Hamburg’a bekleriz.

KM: Ben size teşekkür ederim! Bu zamana kadar pek çok Türk gazetesi benim hakkımda ve yürüttüğüm kültürel projeler hakkında röportajlar yapmıştı, fakat Alman medyası ile tanışmam, sizin gazetenizle başladığı için çok mutluyum. Takipçilerimin büyük bir kısmı videolarımı Almanya’dan izliyor, onlara da buradan selam göndereyim!
Hamburg’a daha önce hiç gelmedim, o yüzden en kısa zamanda orayı da görüp gezmek isterim. Nazik davetiniz için çok teşekkür ederim! O zaman Hamburg’un sokaklarında görüşmek üzere, bis dann!

YouTube: https://youtube.com/c/KseniaMayakova

Instagram: https://www.instagram.com/ksenia_mayakova

Telegram: https://t.me/ksenia_mayakova

 

Exit mobile version