Ferdi Tayfur’un ardından

Ferdi Tayfur: “Aşkı sadece bir duygu olarak değil, insanın kaderine işlenmiş en derin yazgı olarak anlatırdı.”
“Bana sor yalnızlığı, ayrılığı bana sor.
Mutluluğu bilirsin, mutsuzluğu bana sor.
Bana sor yalnızlığı, ayrılığı bana sor.
Mutluluğu tanırsın, mutsuzluğu bana sor.”
Bu dizeler, bir kavuşma sızısı değil, insanı dönüştüren kutsal bir çilenin ifadesidir.
Sevdalıların sığınağıydı Ferdi Tayfur! Vuslatı bekleyen, beklerken yananların dumanıydı.
Onun sesiyle dile gelen aşk, sıradan bir itiraf değil, evrene savrulan bir duaydı.
Sevenin~ sessiz çığlığı, sevdalıların ölümsüz hatırasıydı.
Çok şey ifade eder onun şarkıları! Arabeski sevmeyenleri dahi yakar, yürek yangını olur.
Sadece müziğe değil, bizi sinemaya da bağlayandı Ferdi Tayfur.
Yakın tarihi acılarla örülmüş bir halkın, onun acıklı filmlerine sığınmasını Batılı sosyolojik argümanlarla açıklayabilmek mümkün değil.
Güldüren şeyleri de seven toplumun gerçeği, “acıklı olandı.”
Anadolu’nun sesiydi Ferdi Tayfur! Şehre göçüp köye dönme imkânı olmayan, ne köylü ne şehirli olamayanların feryadı.
Hapse girip çıktığında bıraktığı ortama geri dönme imkânı olmayanların çığlığı.
Hem içeride hem dışarıda olan devrimcinin sesiydi, Ferdi Tayfur.
Yolda, yolculukta dinlenendi Ferdi Tayfur!
Uzun yolda, şehirlerarası otobüslerin terminallerinde, konaklama yerlerinde, şehir merkeziyle gecekondular arasında işleyen minibüslerde…
Ne “içerisi” ne “dışarısı” olan yerlerde dinlenendi.
Çaresizlerin isyanıydı Ferdi Tayfur!
Dayatılmış çaresizliğin, “sevdi mi tam seven, sildi mi bir kalemde silenlerin” isyanıydı.

Gurbetçinin ‚Gurbet treniydi’ Ferdi Tayfur.
Onun şarkılarında filizlenen Arabesk aşklara inat, sosyal aşklarımız var artık!
Hani ilk üç mesajda sanki onsuz yaşamazmışız, beşinci mesajda içimizin rengini sorgulayan ve nihayetinde onuncu mesajda bitiveren aşklar…
Ferdi Tayfur yok artık! „Ferhat’ın jakuzisi, Leyla’nın kapitalist aşkı var.“
Arabesk bitti, ayağa düştü aşk! “İnternetten sipariş verilir, bir geceliğine yaşanır oldu”
İncinmesin, küsmesin bize! “Kaybettiğimiz değerlerin kaybedeni zaten biziz.”
“Ruhu şad, mekânı cennet olsun“

Yüksel Akyol