CABİR TURĞUT
MEMLEKETİ ERZURUM’U YAZDI

Her türkünün bir hikâyesi vardır içinde… Manası sizi alır götürür. Bir bağrı yanık dadaş öyle içli içli çığırır ki dertlenir, düşüncelere dalarsınız, kalbiniz atar da atar. Örnek verileceği zaman hemen akla dört yanı gurbetin sardığı “Erzurum dağları kar ile boran” türküsü gelir:
Erzurum dağları kar ile boran
Aldı yüreğimi dert ile verem
Sizde bulunmaz mı bir kurşun kalem
Yazam arzuhâlim yâre gönderem
Doğup, büyüdüğüm soğuk memleketin sert dadaşlarıyla 18 yaşına kadar haşır neşir oldum. Vakit geldi çattı, İstanbul’da üniversite okumak için yollara düştüm. On yıldır hasret çeksek de gücüm yettiğince sılayırahim yaparım. Bugün siz değerli okuyucularımıza Doğu’nun sınır taşı diye nam salan Erzurum’u anlatmaya çalışacağım. Türkiye’nin birçok yerinden dadaşlar diyarına uçak ve otobüs seferleri olsa da trenle yolculuk yapmak bir başka haz verir insana. Neden mi? Görülecek tabiat harikası o kadar çok manzara var ki…  İnsanı âdeta bozkırın ortasından koparıp, dağlar arasında kaybettirir. Kendinizi bulduğunuzda, raylar boyunca akıp giden nehirleri doya doya seyredersiniz. Eşsiz bir tecrübeye dönüşen bu yolculuk, trenin yavaşlığına meydan okurcasına sizlere özel bir görsel şölen sunar. Hele bir de günler uzunsa ve dolunayı da yakalamışsanız şanslısınız demektir.

KİMLİK KARTI

İLÇELERİ: Pasinler, Köprüköy, Uzundere, Ilıca, İspir, Olur, Aziziye, Aşkale, Çat, Hınıs, Karaçoban, Tekman
NÜFUSU: 761.174
YÜZ ÖLÇÜMÜ: 25.355 km²

ŞEHRİN BAZI ÜNLÜLERİ

İbrahim Hakkı Hazretleri ¥ Ömer Nasuhi Bilmen ¥ Cemal Gürsel ¥ Recep Akdağ
Altan Erbulak ¥ Erol Taş ¥ Erzurumlu Emrah ¥ Âşık Sümmani ¥ Âşık Reyhani,
İbrahim Erkal ¥ Mesut Yar ¥ Acun Ilıcalı

 

 

Yolculuk bitti acıktık ne yiyelim
24 saati aşkın süren bir yolculuğun ardından Erzurum’a vardınız. Şehre ilk ayak bastığınızda tarihî atmosferiyle içinizi saracak bir huzur karşılar sizi. O büyü devam ededursun, güne yeni başladığınız için karnınız acıkmış olabilir. Hemen Dadaş Sineması’nın yerini sorun. Erzurum insanı kapısına kadar götürür, fedakârlıktan çekinmez. Bizim topraklara yabancısınız ya içi rahat etmez kendisi ısmarlar. Sabahın erken saatlerinde işin ehli ustalar, kelle paça, ezogelin, ayran aşı, damar ve daha ismini sayamadığım 9-10 farklı çeşitte çorbayla sizi karşılar. Hazır konu yemeklerden açıldı cağ kebabından da bahsedelim biraz. Yatık döner olarak da bilinir, kuzu etinden yapılır.  İlk defa duyanlar “cağ”ın ne olduğunu merak ediyor. Açıklayayım: Erzurum’da “şiş”e, “cağ” deniliyor. Şişler kullanılarak servis yapıldığından bu adı almıştır. Cağ kebabının orijinal memleketi de Erzurum’un Tortum ilçesidir.  Ağzının tadını bilenlere hitap eden cağ kebabının en önemli tamamlayıcı lezzetiyse kadayıf dolmasıdır. Tatlı deyip geçmeyin; tarihi, Selçuklu dönemlerine dayanır. Tel kadayıfın içi cevizle sarılıp yumurtaya bandırılır. Tavada kızartıldıktan sonra şerbetlenerek yenir. Afiyet olsun.

UÇAKTAN KAYAĞA 15 DAKİKA
Malum Evliya Çelebi’nin Erzurum’un kışıyla alakalı kedi hikâyesini hemen herkes bilir. Kedinin damdan dama atlarken donduğu bu diyarda asırlar boyunca giydiği gelinliği hiç çıkarmamış yerler var. Neresi mi? Türkiye’nin önemli kayak merkezlerinden Palandöken…  Palandöken ve Konaklı kayak merkezleri, ulaşım kolaylığı, güvenli pistleri ve uygun fiyatlarıyla tatilcilere konforlu bir kayak keyfi vadediyor. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Palandöken ve Konaklı kayak merkezleri, özellikle güvenlik konusunda alınan tedbirlerle dünya kayağının başkenti olmaya aday. Bu kayak merkezinde konforunuz için her şey düşünülmüş; belli noktalarda üşüyen veya karnı acıkan kayakçılar için çay ve sucuk ekmek büfeleri bulunuyor.

 

ERZURUM DEYİNCE…

ULU CAMİ

Öğlen saatleri, yanık sesli müezzinler camiye davet ediyor. Sözü işin üstadına bırakayım. Kim mi o? Yeni Şafak gazetesinin 15 Temmuz’da şehit olan emektarı Mustafa Cambaz. Anadolu’nun tarihî camilerini gezer, izlenimlerini aktarırdı. Durağı Erzurum olunca Ulu Cami’yi yazısında şu sözlerle kaleme alır: Selçuklular ve beylikler döneminde Anadolu’da yapılmış camilerin çoğu çok sütunlu “ulu cami” şemasındadır. Bunların ilk örneklerinden biri olan yapı da Erzurum Ulu Cami ya da diğer adıyla Atabey Camii’dir. Çifte Minareli Medresenin yanı başında yer alan cami, 1179 yılında Saltukoğullarından Nasirüddin Muhammed tarafından Ebü’l-Feth Mehmed’e yaptırılmış. Ancak bu ilk yapıdan özgün olarak sadece kıble duvarı kalmış. İlk yapımında düz çatılı olan cami, dönem dönem yapılan onarımlarla değişime uğramış. Cami, ilk yapıldığı şekliyle günümüze ulaşamamışsa da Saltuklulardan kalan iki camiden biri olması hasebiyle önemlidir. XII. yüzyılda Anadolu’da yapılan ulu camilerin mihrabın bulunduğu orta mekâna ağırlık veren mimari anlayışı ve geometrik motifli taş süslemesiyle Türk sanatının bütünlüğü içinde yerini alıyor.

 

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE
Namazımızı eda ettik değil mi? Şimdi az aşağıya doğru sallanalım. Çifte Minareli Medrese çıktı karşınıza. Dikkatinizi çekerim Erzurum’un sembolü hâline gelen bir Selçuklu eseridir. Beş sene süren restorasyon çalışmalarının ardından yeniden ziyaretçilere kapılarını açtı. Tebriz kapısının iç tarafından yükselen iki minaresi vardır ki, bunlar Çin kâsesi ve güneş gibi olup, ışık vurunca insanın gözünü kamaştırır. İkinci defa bakmak imkânsızdır… Ziyaret edenler bilir…

Erzurum  evleri

Bu arada Erzurum evlerini unutmamak lazım… Duvarları taştan, bacası topraktandır. Kışın sıcak, yazın serindir. Öyle günümüzdeki gibi stüdyo daire veya 3+1 diye ifadelenmez. Tam bir beylik sarayıdır. Murat Balkuş’u bilir misiniz? Sazı o alsın eline, anlatsın dadaşlar diyarındaki “yuva” kavramını şu dizelerle:
Eskiden, kar yağardı Erzurum’a.
Toprak damlarda sırt sırta yaşardık.
Sabahleyin kalkar damlarımızı kürürdük, ya Allah…
Kardan tayalar olurdu, mehlelerin önünde
Tüneller açar, yola kavuşurduk
Eskiden, kar yağardı Erzurum’a
Henüz bulunmamıştı, kooperatifler, siteler,
Dubleksler, tripleksler, olmaz olası kartonpiyerler.
Gariban sıkışınca kime gidebileceğini bilir,
Zengin ise kimi gözeteceğini…
Esnafla memur gül gibi geçinip giderdi
ve kar yağardı Erzurum’a, bembeyaz lapa lapa…
Şiirde bahsi geçen o evleri bulmak artık zor. Ancak merkezde birkaç tane var. İçinde eski insanlar yaşamasa da turistik olarak kullanılıyor. Merak edenler, Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bu tarihî yapılara uğrayabilir.

 

TAŞHAN ve oltu taşı
Sevdiklerimizin gönlünü hoş tutmakta da fayda var. Adres neresi mi? Halk arasında TAŞHAN olarak bilinen Rüstem Paşa Kervansarayı’nı gezelim. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından şehrin göbeğine konumlandırılmış…  İçerisinde “Oltu taşıyla” süslenmiş birbirinden değerli el işlemesi ürünler alıcısını bekliyor. Tespih, yüzük, kolye ve daha birçok çeşitte hediyelik eşya bulabilirsiniz. Üstelik her keseye uygun…

 

ERZURUM MEHMET SEKMEN İLE ZİRVEYE KOŞUYOR
ehre yapılan yatırımlarla Erzurum’un bir yatırım ve cazibe merkezine dönüştüğünü ifade eden Başkan Sekmen “Ekonomide, eğitimde, sağlıkta, tarımda, hayvancılıkta, sanayide, üretimde, kentsel dönüşümde, ulaşımda, çevrede, kültür ve sanatta, sporda Erzurum’u layık olduğu yere taşımak için var gücümüzle çalıştık ve çalışmaya da devam ediyoruz” diye konuştu. Şehre yapılan yatırımların kente yeni bir dinamizm kazandırdığını ifade eden Başkan Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: Et ve Et Ürünleri Entegre Tesisi, Atık Su Arıtma Tesisi, Bilgi Evleri, EJDER3200 Dünya Kayak Merkezi, Canlı Hayvan Borsası, Canlı Hayvan Pazarları, Fuar Merkezi, Kültür Yolu, Gölet ve Sulama Tesisleri, altyapı ve üstyapı çalışmaları, yol yapım çalışmaları, şehir merkezi ve ilçelerimizin nazım imar planları, prestij caddelerin yapımı, ışıklandırma, peyzaj, tarihî evlerin restorasyonu, kent ekonomisine ara eleman yetiştiren ESMEK’ler, Yüksek İrtifa Kamp Merkezi, spor tesislerinin yapımı, Yaz ve Kış Spor Okulları, Doğu’nun en büyük iyilik hareketi Hayır Çarşısı, 1.527 okulun bakım ve onarımı, mobil ve modüler mezbahalar, modern cenaze hizmetleri ve daha ismini sayamayacağımız birçok yatırımla Doğu’nun başkentini her alanda gelişmiş ve kalkınmış bir metropol kent hüviyetine kavuşturmaya çalıştık. Çalışmaya da devam ediyoruz.

 

TURİST SAYISINDA İNANILMAZ YÜKSELİŞ 
Başkan Mehmet Sekmen, şehre ve Palandöken Kayak Merkezine yapılan yatırımlarla şehre gelen turist sayısında muhteşem bir artışın yaşandığına vurgu yaptı. Sekmen, şöyle devam etti: Dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizdeki bazı şehirlerde yoğun iç göç, hızlı kentleşme ve çevre, hava kirliliği, konut, uyum, tabii alanların kaybolması, ulaşım, trafik ve eğitim problemlerinden kaynaklandığı bilinmektedir. Göreve geldiğimiz gün binde eksi 22,3 olan göç verisini, ekonomide, eğitimde, sağlıkta, tarımda, hayvancılıkta, sanayide, üretimde, kentsel dönüşümde, ulaşımda, çevrede, kültür ve sanatta, sporda yaptığımız hamle yatırımlarıyla binde eksi 12,2 seviyesine çektik. Bu ne demek 2013’te göç alan göç veren 17 bin 215 şehir ortalamasının 9 bin 383’e inmesi demek. Yine EJDER3200 Dünya Kayak Merkezi ve Konaklı Kayak Merkezinde yaptığımız çalışmalarla 2015’teki 26 bin olan yerli ve yabancı turist sayısını 112 bin 923’e çıkardık. Tam 4,5 katı. Bütün bunları yaparken medeniyet tasavvuru ölçeğinde şehrimizin tarihî kaynak ve kimliğini koruma noktasında rasyonel adımlar attık. Medeniyetlere ev sahipliği yapan şehrimizin beton ve taşlar ardında kalan kültür mirasını ortaya çıkaracak en önemli projeler olimpiyat kentinde tek tek hayat buldu. Bugün gelinen noktada gelişen kentler, kültür kentleri, yeşil kentler ve paylaşan kentler gibi modern şehir akımları arasında yerini alan bir şehir hüviyetine kavuştuk.

ERZURUM YENİDEN TARIM VE HAYVANCILIĞIN BAŞKENTİ OLACAK
Başkan Mehmet Sekmen, şehrin yeniden tarım ve hayvancılığın başkenti olacağını ifade etti. Sekmen, şöyle dedi: İlimiz 1950’li yıllarda Türkiye’nin, komşu ülkelerin ve Orta Doğu’nun bir bölümünün et ihtiyacını karşılıyordu. Biz ilimizin nihai hedefleri arasına tarım ve hayvancılığı da ekleyerek 3,5 yılda sektöre inanılmaz bir katkı sunduk. Bakınız tarım sektöründe rekabet gücünün geliştirilmesi, kırsal alanlardaki hayat standardının ve ekonomik çeşitliliğin iyileştirilmesi, kırsal kalkınma kapasitesinin oluşturulması, tarımsal destekleme ve daha birçok alanda köklü reformları hayata geçiren hükûmetimiz, son 15 senede tarım ve hayvancılıkta âdeta devrim yaptı. Türkiye’de yaşanan değişim ve gelişim, kuşkusuz Anadolu’nun büyüyen şehri Erzurum’da da yaşandı. Tarım ve hayvancılığın merkezi olan Erzurum’da hayata geçirilen etkin politikalar sayesinde 461 bin hektarlık tarımsal alanda bölgemiz ve şehrimizin kaynaklarını modern ve teknolojik metotlarla değerlendirmekteyiz.
Tarımsal üretim değeri 3,6 milyar olan ilimizde, Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak hayata geçirdiğimiz proje ve yapımı devam eden yatırımlarla tarım ve hayvancılık sektörüne katkıda bulunmaktayız. Orta Doğu’nun en büyük Et ve Et Ürünleri Entegre Tesisi’ni inşa ederek Türkiye’de hayvancılığın merkezi olan Erzurum’a yakışan yeni bir projeyi daha hayata geçirdik. Canlı hayvan borsası ve canlı hayvan pazarlarının yapımı sürüyor. Şimdiye kadar çiftçimize 6 bin 500 sıvat dağıttık. Erzurum’da tarım faaliyetlerini zirveye taşımak amacıyla, 3,5 yılda her biri küçük bir baraj niteliğinde olan 155 gölet ve 159 sulama tesisi yaptık. Tamamlanan sulama tesisleriyle birlikte 15 bin hektarlık alanda çiftçilerimize destek sağladık. ‘Bal gibi proje’ çerçevesinde bin arıcıya eğitim ve malzeme desteği verdik. Erzurum’da diğer paydaşlarımızla birlikte organik et ve süt üretim projesini hayata geçirdik. İl genelinde 11 mobil, 6 adet de modüler mezbaha kurduk.