Geçen sayılarımızlar da bu yazdığım konulara değinmiştim ama gördüklerimle yine bazı konuların üzerine gideceğim. Kanayan yaralara tuz basacağım ki biraz sızlatayım. Topluma örnek olmak mı! artık buna asla inanmıyorum desem doğru olur. Genellikle derneklerde yöneticiler olgun tavırları ve takım elbiseleri ile alışılmış popüler kimliklerden farklı bir tarz benimseyen kişiler oluveriyorlar. Bu yöneticiler çevreleri tarafından kişilere örnek gösterilse de, yöneticilerin topluma örnek olma gibi bir misyonunun bulunmadığını görsek de onların bu konuda hoşnut olduklarını görüyoruz.
Herkes topluma örnek olmalı… Herkes birbirine örnek olursa, sonunda ne olur? Düşüne biliyor musunuz? İsmini buradan vermek istemediğim yöneticiler sonunda bir örnek olup çıkarlar karşımıza… Şaka bir yana, bu örnek olma merakı, özellikle yöneticilerde takıntı düzeyinde. Daha dün eline mikrofon alan adını sanını bilmediğimiz yöneticiler dahil hepsi, bu “örnek olma” misyonunu o kadar benimsemişler ki, kendilerini tabiri câizse ciddi ciddi toplumun ahlâk hocası zannediyorlar. Biri “bizler topluma örnek olmalıyız” diye söze başladığında, kendini bilen tipler dahil hepsi suratlarına “misyoner” ifadesi geçirip ciddi ciddi kafa sallamıyor mu, bu gerçekten dayanılır gibi değil.
Her neyse anlayan anladı ne demek istediğimi değil mi?
AMAN DİKKAT!
Geçenlerde Bruchsal tarafında bir telefon aldım. 80 yaş üzerinde sonradan öğrendiğim bir Elazığlı teyze beni aradı. Rahmetli eşiyle birlikte 80’li yıllarında bir otomobil şirketinden araç almışlar ve bunu taksite bağlamışlar. Yıllar geçmiş ve bir şirket tarafından bir mektup alıyor ve mektupta o tarihlerde alınan aracın borcunun tam ödenmediği yazılı. Bu miktarın ödenmesini talep ediyorlar ve bu konuda benden yardım istediler. Anladığım kadarıyla 30 yılı aşkın bir ödenek neden yıllar sonra hatırlanıp ödeneği isteniyor? Dolandırıcıların yeni tuzağı! Bu olsa gerek. Fatura dolandırıcılığı yapılmış olabilir. Almanya’da olmuyor bu tür konular demeyin. Sizin de başınıza gelebilir! Polis teşkilatı bu konularda her zaman uyarmıştır. Geçenlerde köşe yazımda 110’u yani ‘POLİS İMDAT’ı her zaman aranması gerektiğini yazmıştım.
Dolandırıcılar farklı yöntemler geliştirmeye devam ediyor. Bir faturanın sahte olup olmadığı, yanıltıcı fatura olup olmadığı, içeriği itibariyle sahte fatura veya belge olup olmadığı konularında çeşitli tanımlar yapılabilmektedir. İlk önce size tavsiyem bilir kişilerden bu konularda fikir alın. Kendi başınıza bir işlem veya korkarak bu resmi makamlardan geliyor diye ödenek yapmayın. Bilir kişilere veya Avukatlara danışarak doğru yolu bulabilirsiniz. Faturanın ödendiğinizden eminseniz polise de ihbarda bulunabilirsiniz. Her şeyden habersiz vatandaşa derneklerimiz olsun bazı STK’lar olsun ilgilenmek ve sorunlarını çözmek zorundadırlar. Bu kuruluşlar vatandaşlara destek için vardır. Kim bilir vatandaş bu tür konularda STK yöneticilerine gitmeye bile korkuyor veya çekiniyorlar. Yok arkadaş gideceksiniz ve sorunlarınız için çözüm arz edeceksiniz. Onun için bur kuruluşlar vardır.
Kalın sağlıcakla…
MUSTAFA KARAMAN
POST BW HABER MÜDÜRÜ