Evet, ben bir tostum.. Neden mi?, 1966 doğumluyum da ondan.. Bu tarihe yakın yıllarda dünyaya gelenler , eski ve yeni arasında sıkıştırılan iki dilim tost ekmeği misali.. Tostu lezzetli hale getirmek için de kaşarını veya sucuğunu bol koymaya çalışan jenerasyondanız!
Alttan bastıran tost ekmeği dilimi: Zamanın daha yavaş aktığı, sohbetlerin, “evin, yuvanın ve ailenin” daha ağır bastığı, güven, dostluk ve de arkadaşlık kelimelerinin yaşandığı, siyah-beyaz resimlerin bakıldığı, televizyon kapanırken İstiklal Marşının okunduğu, insanların birbirine posta kartı yazdığı, kalemin masayı, kitabın evdeki duvarları süslediği, yeşilin bol olduğu, evin ve arabanın ancak emeklilik sonrası kavuşulur bir hedef olduğu DİLİM…..
Üstten bastıran tost ekmeği dilimi: Zamanın 180 km hızla aktığı, sohbetlerin WhatsApp ile yapıldığı, bebeklerin neredeyse annesine Barkod yollayarak dünyaya geldiği, kalemin ve yazmanın bilinmediği, sadece tuşlarla yazıldığı, mektup veya posta kartı yerine e-maillerin havada uçtuğu, yeşil rengin yerini gri beton ormanlarına bıraktığı, 18 yaşına gelince hemen ehliyet alınıp, babasından “BABA BANA ARABA AL!” gibi sanki ilkokuldaki okuma fişi cümlelerine benzer cümlelerin kurulduğu bir DİLİM….
Aradaki kaşar peynir ve sucuğa gelince: Ayda, yılda bir çalan telefonlara sevinmek, kapıyı çalan kurye ile kısa bir kelime takası, yapılan pazar kahvaltıları, çekilen selfilerle sosyalleşmek ve bundan acayip mutlu olmak gibi ARADA KALMIŞ DUYGULAR!
Birde sürekli yukarıdan ve aşağıdan bastıran tost makinasını da unutmayalım: Sürekli sıcaklık ve baskı hissi: zaman içinde ortaya çıkan hastalıklar, vefatlar, uzaklıklar, hasretler, iş hayatı, ekonomik savaş, korkular, endişeler gibi insani duyguların da devam etmesi…
Hepsinin SUÇLUSU da şu zavallı beş harfli kelime değil mi? : ZAMAN
ZAMAN değişti, ZAMANIM yok!
Zaman değişti, bu doğru, ama ‘ZAMANIM YOK’ demek ise bu da biraz yalan!
Zaman var!
Zamanınız var!
HAYAT! = ZAMAN!
Sadece bir dilimle- fark etmez alt dilim veya üst dilim olup olmadığı- yapılan bir tostu ben bu yaşıma kadar görmedim. Ancak iki dilim bir arada olursa adı TOST oluyor. Bir sonraki yazımda sizlere PARASELCUS dan bahsedeceğim. O, 14. yüzyılda nasıl lezzetli tost yapıldığının tarifini bana vermişti. Sonrada Goethe ile devam edeceğim, o da çok güzel bir tost tarifi verdi!
Ne zaman tost yaparsanız, beni hatırlayın lütfen!
Afiyet Olsun !
Dr. Zeynep Z. Göğüş