Hayatın hızlı akışı içinde çoğu zaman bilinçsiz ve sorumsuz şekilde tükettiğimiz zaman sermayesini, barış, sevgi, huzur, paylaşım ve kardeşlik gibi değerlerle kazanca dönüştürme imkanı sunan kutlu zaman dilimlerinden birine, bir Kurban Bayramına daha erişmenin mutluluğu içindeyiz. İslâm âlemi olarak 01 Eylül 2017 Cuma günü bir Kurban Bayramını daha tekbirlerle karşılayacağız. Hikmet, mağfiret, bereket dolu bayram günlerini hep birlikte idrak edeceğiz. Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun.
Her yıl gelen Kurban Bayramı bizlere hem bayramın sevincini, hem de İslâm’ın beş temel ibadetinden hac menasikini getirir. Hac vesilesiyle Arafat’ı dolduran Müslümanlar, Allah’la misaklarını yenilerken, kurbanlarını sadece O’nun adıyla keserek ubudiyetlerini tahkim etmektedirler. Arafat’ta ihrama bürünen Müslümanlar artık Allah’tan başka sığınılacak bir melcenin olmadığına, farklılıkların birer rahmet olduğuna, tutku ve isteklerin geçici olduğuna; buna karşılık asıl emek verilmesi gerekenin takva olduğuna bilfiil şehadet etmektedirler. Allah’ı birlemenin ve ona teslimiyetin bir nişanesi olarak Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i Rabbine kurban etmeye hazırlanırken, aslında insanlık tarihine muhteşem bir mesaj vermektedir. Rabbin rızasını her şeyin üstünde gören İbrahimî mesaj o günden bugüne Rabbimizle aramızdaki bağın nasıl olması gerektiği konusunda sayısız ölçü, hikmet ve işaretler sunmaktadır.
Kurban bayramı ve hac, barışın esenliğin; birlik içinde duanın, yakarışın; statülerden arınarak eşitlenmenin; kendini bilmenin, tefekkürün, tezekkürün, yenilenmenin; sabrın, nefisleri terbiye etmenin, hiç bir canı incitmemenin, yok etmemenin; çaresizliği gidermenin, geçmişi idrak etmenin; yoksula, kimsesize, çaresize yakınlaşmanın bayramıdır.
Kurban Bayramı günleri, Hz. İbrahim’in duasıyla müminlerin tek yürek, tek vücut oldukları, aynı iman ve aynı ruhla mübarek ve mukaddes topraklara geldikleri, tek parça örtülerine bürünerek her türlü ayrıştırıcılığı bıraktıkları, tek merkezde, Kâbe’de tavaf ettikleri, tek meydanda, Arafat’ta toplanarak hac farizasını yerine getirdikleri mübarek zaman dilimleridir. Kurban Bayramı günleri aynı zamanda bütün müminlerin İbrahimî bir arayışla Rabbimizin kendilerine lütfettiği nimetlere şükranlarının bir ifadesi olarak Kurban ibadetini eda ettikleri mübarek vakitlerdir.
Biz Müslümanlar, hac ve kurban borcumuzu bireysel yada vekalet yoluyla kurban organizasyonu kapsamında yerine getirirken, kendi ellerimizle var ettiğimiz zindanlarımızı aşamadığımız için yazılmakta olan tarih bizi bugün İslam dünyasının içine girdiği girdaptan mesul görecektir. Bunun içindir ki, kesilen her kurban, akan her kurban kanı, yüzyıllar boyunca varlığımızın bekası için verdiğimiz kurbanları hatırlatmalı, yüreklerimizi bu ateşle yakmalı, önümüzü kuvvetli bir ışıkla aydınlatmalı ve müminlerin kanlarının akmasını önlemeli, İslâm coğrafyasında akan kan ve gözyaşını dindirmelidir. Kurban Bayramı müminleri birliktelik şuuruna erdirmeli, mümin gönüller İslam’ın barış mesajını kavramalı ve ‘ancak müminler kardeştir’ düsturunca kardeş ve ümmet olma bilincine ermelidir.
Bayramlar, sevinçleri büyütme mevsimidir. Bu bayramda da sevinçleri dünya çapında büyütmeliyiz. Önce kendi gönüllerimiz bir sevinç yumağı hâline gelmeli, sonra özellikle varlık sebebimiz olan annelerimizin ve babalarımızın gönüllerini şad etmeliyiz ve onların hayır dualarını almalıyız. Bir tatlı söz işitmek için hayatın bütün ağırlığını paylaşmayı göze alan çileli eşleri mesrur etmeliyiz. Evlerin canlı bayramları olan çocukları sevindirmeliyiz ve yılda bir defa gerçekleşen bu ibadetin coşkusuyla tanıştırmalıyız. Gönüllerin ağır yükü olan küskünlükleri ortadan kaldırmalıyız. Selâmlaşarak, kucaklaşarak, ziyaretleşerek, kurban etlerini dağıtarak, ikramda bulunarak; bütün sokakların, bütün komşuların, bütün yurdumuzun, İslâm coğrafyasının ve bütün dünyanın gözlerine sevinç taşımalıyız.
Evinde ve yatağında ziyaretçi bekleyen insanlarımızı hatırlamalıyız; öksüz ve yetimlerin, kimsesiz ve ihtiyaç sahiplerinin yüzlerinin gülmesine ve ümitlerinin yeşermesine vesile olmalıyız. Bizimle bayram sevincine katılamayan; hapishane ve hastane köşelerinde, düşkünler yurdunda bulunan vatandaşlarımızı ziyaret edip gönüllerini almalıyız. Vatanlarını terk etmek zorunda kalarak bu gurbet diyarına gelmiş mülteci kardeşlerimizi de unutmamalıyız. Sevinçlerimize onları da ortak etmeliyiz.
Bu duygular içinde bütün kardeşlerimizin, gönül coğrafyamızın ve tüm İslâm âleminin mübarek Kurban bayramını kutluyor, bu bayramın iç dünyamıza, hanelerimize, ülkemize, dünyamıza huzur ve mutluluk getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar AŞIKOĞLU